Çırê Musyon

26 Nisan 2014 Cumartesi

KÜRT SİYASETİ'NİN BİR KAYBI








Hiçbir şey istediğim gibi olmadı.
Hangi kapıyı çaldıysam,
Her kapıyı hüzün açtı.
Karşıma hep acılar çıktı,
Açtığım kapılar hiç kapanmadı.
Ben çıkış mücadelesi verirken,
Her seferinde yeni bir acı karşıma çıktı.

                             


Elçi ailesi son 40 yılın Bingöl'de en acılı çilekeş ailelerindendir .

Bir zamanlar aile fertleri Bingöl'de Kürt ulusal siyasetinin en aktif bireyleriydi.
Kürtlerde siyasetin bedelinın çok ağır olduğunu yaşayan herkes çok iyi bilir...

Siyasete bulaşan Kürt ailelerinin asla normal bir yaşamları olmamıştır.
Hele Türkiyede Kürt orjinli oldunmu, siyaset ile ilgileniyorsan veya fiilyat içindeyseniz, sizinle birlikte bütün aileniz ve çevreniz potansiyel suçludurlar.
Bu nedenle devletin en ağır yaptırımları ile karşı karşıyasınız demektir. Sürekli tutuklama ve gözaltı,Cezaevi,sürgün,ekonomik kıskaç vs uygulamalarla sindirilir veya yıldırılmaya  çalışılirsınız.
Amaçlanan ise ,topluma gözdağı vermektir. Eğer bunların akibetini yaşamak istemiyorsanız akıllı olunuz,  ve kürt siyasetinden uzak durunuz demektir.
Bu durumu yaşayan biri olarak çok iyi biliyorum.


Bir zamanlar aynı durum ile karşı karşıya olan bir arkadaşım ile ilgili bir anekdotu paylaşmak istiyorum.

1980 lerin başında Ergani'de  siyasi tutuklu olan bir arkadaşımın ailesini ziyaret etmiştim.
Arkadaşım 1980 de Diyarbakir cezaevinde tutukluydu.
Arkadaşımın babası çok cüsseli iki metre olan boyu ile dikkat çeken ve yerelinde çokça tanınan biriydi.
Ziyaretimde adam'i yıkılmış bitkin bir halde pencere önünde otururken bulmuştum. O dağ gibi adam gitmiş, yerine yıkılmış gözünün feri sönmüş , enkaza dönmüş bir adam duruyordu.Bu durumu beni .ok üzmüştü.
Sohbetimizde arkadaşımın durumundan dolayı aile devletin hedefi olmuş, bu durum aileyi sarsmış adeta yerle yeksan etmişti.
Dev adam bana;
Eskiden kimse korkudan bana karşı koyamazdı, herkesi sinek gibi ezer geçerdim. Şimdi ise Ergani'nin en zayıf insanı olarak kendimi görüyorum.
 Siyasetin bedelinin ne kadar ağır olduğunu ima ediyordu.
Bana, siyasete bulaşanların yuvasının olamayacağını varsada dağılacağını söylüyordu.
Arkadaşın beni bu duruma düşürdü dedi.
Şimdi ise kendimi o kadar güçsüz hissediyorum, ancak düsmanlarıma beddua okuyabiliyorum.
Ve diyorum ki;
"Allah sizin evinizede siyaseti soksun"


Siyasete bulaşan aileler asla iflah olmazlar.
İşte Elçilerde böyle bir aile.

1960 lı yılların ortalarından bu yana aktif siyasetin içinde yerlerini aldılar.
Şakir Elçi'nin DDKO davasından yargılanmasiyla  başlar, gerçi önceside var.
Sonrasında ideolojik inşa süreci ile Bingöl'de siyasi hareketliliğin dorukta olduğu bir dönemde, Cihat Elçi faşist haydutlarca katledilir. Iki yıl sonra aynı haydutlar Avukat Şakir Elçi'yi hedef alarak katlettiler.
1990 lara kadar geçen sakin dönemden sonra aile fertlerinden PKK ye katılım olunca ,aile tekrar devletin hedefi olur.

O dönemlerde aile'nin en büyük ferdi Galip Elci,  ulusal meclis aldatmacasına kanarak, ilerleyen yaşına rağmen  çareyi yurtdışına çıkmakta bulmuştu.

Öcalan tarafindan önerilen ancak sömürgecilerin dağıtılmasını istediği meclisi Öcalan, Şam'da dağıtarak seçilen üyeleride kandile yollar.  Şam'a büyük umutlarla gidenler adeta arkadan hançerlendiler. Katılımcı üyeler adeta kaderlerine terk edilmiş, ellerinden pasaportlarıda alınarak dağa  bayıra, deyim yerinde ise kaderlerine terkedilirler.
Imkanlarını kullananların çoğu ülkeye giriş yaparken yakalanarak tutuklanırlar. Gerillaya katılanların çoğuda şehit düşerken,
Galip ELÇI ise soluğu yurtdışında alır.

'' Ülkesini terk etti ve dünyaya açıldı . Tanrı sürgünlere rehberlik etsin !
İnsanların arasından geçtim , bana baktılar , ben de onlara ; ama birbirimizi tanımıyorduk .
Sürgün her yerde yalnızdır ! .''

Nurettin Zaza



Yüreği bu sürgüne ancak birkac yıl dayanabildi  ve 2000 de sürgünde öldü.

Nihat ise hep Bingöl'de kaldı.
O ailenin hic büyümeyen cocuk Nihat'ıydı. Herkesin üzerine titrediği Nihat'in omuzlarına hepsinin ağır yükü bindirilmişti.
Sonraya kalan, önce gidenlerin kaybını, hatıralarını hep taşıdı içinde...Herkeslerin unuttuğu, ya da şöyle bir anımsadığı ölüler çıkar gelirler, bu sonraya kalanda hep yeniden sürgün verirler,birer kan sürgünleri gibi..

Gün gelir kalp tahammül edemez bu kan çiçeklerini taşımaya,hayattan çekilir...
Maalesef! yaşadiklari hiçte az değildi.
Adeta bu kadarıda yeter dercesine aramızdan ayrıldı.

Nur içinde yatsın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder