Çırê Musyon

17 Aralık 2023 Pazar

Sex Said harekati

 

Resmi tarih, utanc. tarihi


Her devletin "resmî tarihi" vardır, her toplumun tarihi utançlarla dolu olduğu için onların bir kısmını "değiştirir" resmî tarih.


Bir toplum da resmî tarihin yalanlarından arındıkça gelişir ya da geliştikçe yalanlardan kurtulur.


Gerçeklerden korkacak bir şey yok.


Her toplumun imreneceği kadar zengin bir tarihi var, o tarihin içinde her ırktan, her dinden "ecdat" yer alıyor, insanlığın her hâli var orada.


Tarihi bir "fetiş" hâline getirmek, "putunu kendi yapar, kendi tapar" usulü bir tarih uydurup o tarihe tapınmak, geri kalmışlığın en belirgin özelliklerindendir.


Aslanlar kendi hikayelerini yazmadiklari sürece avcilarin yazdigi hikayelerini dinlemek zorundayiz“
Kürtlerin durumu maalesef budur.

Asil mesele 1921 anayasasinda vaat edilen haklarin 1924 anayasasi ile red ve inkar edilmesi ile dönemin Azadi örgütünün planlayip harekete gecmeden yöneticilerinin tutuklanmasi idam edilmesinden sonra Sex Saidin Bitliste mahkemeye cagrilmasi her yil rutin yaptigi bölge bölge ziyaretlerine erken baslayarak 15 Subatta Piran hadisesiyle silahli mücadele baslamistir.

Diyarbakirda bir meydana isminin verilmesi tamamen Kürt kitlesini partisi etrafinda konsolide etme amaclidir.
Kürt milleti dindar ve degerlerine bagli bir millettir. Onlarin dini duygularini oksayarak kendi safina cekmek secimlerde bölgede basariyla cikmayi hedeflemektedir.
Adinin meydana verilmeside Kürtler acisindan önemli olmakla beraber verilmeyen naaslarida verilirse o zaman iyi niyet göstergesi olarak kabul edilebiir.
Bu ceberrut devlet asla Kürde ait hicbir hak ve özgürlügü kabul etmez cünkü teklik üzerine kurulmus bir devlet.


Keṣke Şex Said İngilizlerle işbirliği yapsaydı, şimdi bir devletimiz olurdu.

Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra Ortadoğuda kurulan bütün devletler İngiliz ve Fransız patentli devletlerdir.

Türk devşirme devleti dahil.

İngiliz malı devlet sabiplerinin devletsiz Kürtleri İngiliz işbirlikçilikçisi olarak suçlamaları kendi işbirlikçiliklerini kamufle etmekten başka bir anlam ifade etmiyor.

En büyük İngiliz işbirlikçisinin M.Kemal olduğuda unutulmamalı.


Aksi halde bugün Türkiye zulüm devleti olmayacaktı.

Din hareketi olsa bile, her dini hareketin milli bir yani vardir.

Sex Said sayet muvaffak olsaydi bir devlet kuracakti. Bu devletin adi ne olacakti sizce?
Tabi ki Kürdistan olacakti. Bakin burada millilik ortaya cikiyor.
Bunu dini bir isyan gibi göstermek bu hareketi manipüle ederek millilik yanini kamufle etmektir.

Bu harekete katilanllara bakilirsa Sex Said ruhani bir lider olmakla beraber her versiyondan Kürtler bu hareket icinde yer almistir.

Din adamlarindan,Mirlerden,Agalardan marabadan ve dönemin aydin seküler düsünen aydinlarininda katildigi bir ulusal harekete dönüsmüstür.

Hareket bastirildiktan sonra tedil ve tenkil harekati baslatilmistir. Bölgede sivil katliamlarina 1927 yilinda Pecar tenkil harekati bölgeyi kasip kavurmustur. Dini harekat olsaydi sivil insanlardan ne istendi.?


Zaza tarihinde “SERA VEŞAYİ” dedikleri bir dönem var; zor yıllar derler Zazalar. Köylerin yakılıp yıkıldığı 1927 -28 yılları… Genç ilçesine bağlı ULYAN (çevirme) köyü civarından, Çabakçur, Peçar ve Lice milislerinin öncülüğünde çoğunluğu çocuk ve kadın olan 33 insan alınır. Yalın ayak, dikenli sarp patika arazide yürütülürler, ayaklarına diken batan çocuklar bu acıya dayanmayıp ağladığında asker ve milisler ağlayan çocuklara yürü ağlama size” KIRMIZI AYAKKABI” giydireceğiz der ve gülüşürler. Bu acı ve eziyet içinde nereye götürüldüklerini, akibetlerinin de ne olacağını bilmeyen bu insanlar VALER (Çaytepe) getirilir. Gecenin karanlığında toprak bir eve doldurulurlar. Kapı ve pencereler çivilenir. Bunu gören köylüler çocuklarını alıp TAVZ* köylerine sığınmak isterler ama TAVZ kabul etmez, dağlara sığınırlar. Çalı-çırpı odunlar toprak evin etrafına ve üstüne yığılır, saman ve otla beslenir. İçinde 33 insan bulunan bu ev ateşe verilir.

Toprak damdan feryat-fiğan sesleri yükselir. Bu bağrışma ve ağlamalar gökyüzünü kaplar ama ne duyanları vardır ne de görenleri, yüreklerin dayanamadığı mahşeri bir gürültüdür. Ateş kurbanlarını küle çevirmek için alabildiğince coşmuştu, rüzgar’ın onu lanetlemesiyle en yakıcı halini almıştı. Düzenin vanpirleri; NERON’un ROMA’yı ateşe verirken attığı kahkahalar gibi, kan çanağına dönüşmüş gözleriyle zebanilere dönüşmüşlerdi.


Şafakta ateş sönmüştü, 33 insan yanıp kül olmuştu. Yaşadıkları topraklarda bir gerçeği söyleyecek kadar özgür olamayan insanlar… Bu gerçeği kuşdili tarzıyla konuşarak aktarmışlardı son nesle kadar. Ne adlarına ağıtlar yakıldı ne de şiirler yazıldı, ne de anıtlar yapıldı. Fatiha dahi okunmaz oldu. Çünkü onlar ümmetin yetimleri ve yaşadığı coğrafyanın kimsesiz çocuklarıydı.

ZİKTE yaylalarında, ZİKTELİLER bu insanları yad ede dursun. 


Çabakçur, Lice, Kulp, Peçar ve Fis şeyhi milislerinin nasıl ZİKTELİLER’e karşı vampirleştiklerini söyleyebiliriz., bugün yurtseverlik ve dindarlık tasarlayanların atalarının ne karanlık işlere karışıp Kemal ve İsmet’e hizmet ettiklerini her kes bilmeli. Yaklaşık 100 yıldır günah keçisi saydıkları ZİKTELİLER neymiş her kes görsün. Onurları ayaklar altına alınmış ZİKTELİLER hala düşünmezler mi? Unutmayın fakirlik ONURSUZLUK değildir. ONUR insanın en büyük sermayesidir.




Demin Iskilipli Atif Efendi den bahsedildi. Idam edilen Atif efendinin memleketinde tedil ve tenkil harekati yapilmadi.
Bilakis itibari iadesi dahi yapildi.

Peki Sex Saidin nicin itibari iadesi yapilmiyor.?
Cünkü Kürt oldugu icin, ordusu Kürtlerden mütessekül oldugu icindir.
Demek oluyor ki Sex Said harekati Kürt hareketi oldugu icin bastirildiktan sonra bölge adeta insansizlastirilmak istenmistir.



13 Aralık 2023 Çarşamba

ŞEYH ALÎ SEPTÎ AÎLESÎNÎN PALU KANADI ÎLE ÎLGÎLÎ DETAYLI AÇIKLAMALAR ?

 Şeyh Ali Septi hazretlerinin Palu’da ikamet eden iki oğlu soylarını devam ettirmiştir.

1)  Hasan Naqi efendi  (1843-1918) ,
2) Hüseyin Zeki Efendi (1848-1914) yılları arasında yaşamıştır.

Şeyh Hasan Naqi Efendi için bundan 4 Iil evvel çok detaylı bir araştırma inceleme çalışması yayınlamıştım.
Şeyh Hasan Naqi efendi uzun süre Palu müftülüğü yapmıştır.
Ittihatı-tarraki nin gazabına uğrayarak bölgede uzun süre halk tarafından korunmuştur.
1914 yıllında Bidlis hareketinin lideri Molla Selim ile Şeyh Hasan Efendi iki samimi dost siyasi olarakta  ittifak ve istişare ve arkadaş olduğunu,torunlarının verdiği mülakat ve röportajlardan görebiliyoruz.
şimdi ailesi hakkındakı bilgileri biraz daha detaylandırayım.

Hasan Naqi Efendinin 6 erkek,6 kız çocuğu olmuştur.

Şeyh Hasan efendi 6 evlilik yapmıştır.

1) Uhi ağalarından Zeynel Ağa kızı Solmaz . Karakoçan Şadilli
    aşiretinden.
2) Çanlı Şeyh Ahmet kızı Halime ,
3) Kudret ,
4) Güllü – Beyhanlı (Hun’lu)
5) Rabia
6) Sabriye 

Şeyh Hasan Naqi’nin 6 erkek çocuğu vardır. Kısaca onlarlara ilgili bilgileri aktarayım.

1)Seyh Alirıza (Küçük efendi),
2)Mehmet Şerif Efendi , ailesinin soyu ağırlıklı günümüzde Karlıova/Sağnis köyünde ikamet ediyor.Soyadları Deniz’dir.
3)Feyzullah efendi ,genç yaşta vefat edip, tek oğlu Mehmet Zeki efendi olup,
    Çolig mebusu , Hisyar Özsoyun dedesidir.
4) Abdulkadir Efendi,Şair,Yazar Hüsameddin Septioğlunun babasıdır. Xarpet
      eski baro başkanı Rüstem Septioğlunun dedesidir.
5)Sadi efendi,Alirıza Septioğlunun babası olup, uzun süre Palu müftülüğü
   yapmıştır,
6)Muhammed Tevfik efendi,

Kız çocukları ,

1)Sıddıka, Palu beylerinden Iskender ile evlenmiştir. 49’lar davasında yargılanan Feyzullah Demirtaş’ın (Karacimşit ailesinden) nenesidir.
2)Hayriye , Melekanlı Atik efendi,Uhi’li Resul Ağa,Kersi Şeyhlerinden Şeyh
  Abdullah
3)Zekiye,Çanlı Şeyh Fahreddin Korkutata,
4)Rabia, Şeyh Alirıza efendi Xınıs,
5)Yümniye, Şeyh Zülküf Akar Dareheni,
6)Şeyh Diyaddin oğlu Mahmut Imre

********************

Palu kanadından Şeyh Ali Septinin en küçük oğlu Hüseyin Zeki efendinin ailesile ilgili bilgiler. ?

Hüseyin Zeki efendi Palu’da Zelo hanım isminde bayanla evlilik yapar.
Bu evliliğinden  2 kız 2 erkek çocukları olur.

1) Şeyh Hamza (1882-1917) yılları arasında yaşamıştır. Iki evliliğinide Karlıova/Xalifan Şeyhleriyle yapmıştır.

Şeyh Hamza efendi Kürdler tarafından 49’lar davası olarak bilinen tutuklulardan Şahabettin Septioğlunun dedesidir.

2)Şeyh Mehmet Taha efendi , Palu beylerinden Fadli Demirtaş’ın kızı Gülfirozla evlenmiştir.

Seyh Hüseyin Zeki’nin,

 kızların evlilikleri

1) Esma – Solhan Şeyhlerinden Hacı Halit oğlu Molla Emin Eminoğulları
2) Zühre – Şeyh Hasan Ef.oğlu Şeyh Abdulkadir Ef.

*******************

ŞEX SAİD EFENDİNİN AİLESİ

 Şeyh Said ailesinin Palu kanadını anlatmak için elimdeki secere bilgilerini önce sizinle paylaşayım ki !  konu daha iyi anlaşılsın, düşüncesindeyim.

Şeyh Ali Septi Efendi (1786-1871) yılları arasında yaşamıştır.
Îlk evliliğini Palu/Ekrag köyünde Ayşe hanımla yapmıştır.
Bu evliliğinden Muhammed Nesih Efendi olmuştur.
Muhammed Nesih efendi (1835-1873) soyu devam etmemiştir.
Îkinci evliligini ise Bongılan/Melekan Şeyhlerinden Esma hanımla yapmıştır. Şeyh Ali Septi’nin soyu bu evlilikle günümüze kadar devam etmektedir.
Şeyh Ali Septi’nin bu evliliğinden Ibrahim (KUDO) efendi daha 6 yaşındayken vefat etmiştir.
Mahmud Feyzi Efendi (1838-1895)  yaşamış olup, Şeyh Said efendinin babasıdır.
Hasan Naki Efendi (1843-1918) yaşamıştır. Ali Rıza Septioglunun dedesidir.
Hüseyin Zeki efendi (1848-1914) yılları arasında yaşamıştır.
Ayrıca Şeyh Ali Septinin iki kızı vardır.
Secere bilgilerine göre Amine isimli kızı Melekanda kiminle evlendigi belirtilmemiş, Fatma ismindeki kızı ise evliligi hakkında bilgi yazılmamıştır.

Şeyh Ali Septi hazretlerinin çocuklarından Mahmud Feyzi Efendi, Şeyh Said efendi daha çocuk yaştayken Palu’dan göç edip şuanda Erzurum/Xınıs-Kolhisar beldesinde nakil yapmışlardır.
Buraya göç ederken Palu/Qaylık köyü yani günümüzde Sultan kıbesi civarında kısa bir süre kalmış, daha sonra Kanireş soğukçeşme Guldar mezrası olmak üzere enson Kolhisara yerlemişdir.
Tabi günümüzde Şeyh Mahmud Feyzi ailesinden Şeyh Said efendinin 3.oğlu Şeyh Selhaddin Efendi Erzurum/Tekman’da ikamet etmektedirler.
Ayrıca, Karayazı ilçesi Hacıbayram köyünün mülkiyetini Şeyh Said Efendi alıyor.
Ailenin bir kısımıda orada ikamet ediyordu.
Daha sonra Erivan’dan gelen muhacir Kürdler bu köy yerleştirilmiş, arazi ve hayvancılık ortaklaşa kendilerine bırakılmıştır.

11 Aralık 2023 Pazartesi

CEHŞİK

 Hela ke heywanê mîyanê merge de benî vila, her yew lîyre xu kaşkeno hetê cisê xu wa. Ma vaci eke bizek a şina bizeyan yan tuşkan hete, varek a şina meşnayan yan kaviran hete, cuna ya şina estoran yan mayînan hete. La hîkmetê Homayî ya, cehşik şino kuwena estoran, qatiran yan gayan dima. Estor û qatir pay danî piro, ga û manga pa estirîyana şunenê ci, la cehşikî ma hêna vazdano înan het. Bêciso, çirey nêşino pa hemcisanê xu wa, nêçereno.

Bîyo hezar serre ke Kurd î, bindestê cîrananê xu yî. Cîranê ma her tim vera ma, merdimî ma yên Kurd î dê xu desta û hetan ewro dişmenê ma bîyî serdest, la ma tim bindest de mendî.

Dewleta Tirkîya newe ra berek akerd, ma kurdan ra 5000 qorucî / cahşik geno.

Serr 1986 bi, dewicî mi Helîm Apûn ame keyê ma û va:

– Muxtar Hus Şêr Dowr vendayo mi û vûno, “Mi namey tu dayo qereqol, eke ti wazenî şu tifing biyer û qorucî bi.”

Mi ra persa va:

– Ti vûnî se?

Mi va:

– Eke ti ya mi kenî, meşo tifingê dewlet megeri. Siba ra bîyor tay Kurdî pa tifingana yenê Koyanê Çolîg û Golê Cebaxçûr ra geyrenî. Roca bîn gereka ti şêrî nameyê înan bidî dewlete.

– Nê ez gerreyê çewî nîkena.

– Ê koyî yenî vêr bêr tu genî û vûnî ; tifing o ke dewlete dayo tu, bidi ma.

– Nê ez çirey tifingî xu çewna nîdûno, tifing namus o.

– Madem ti îna vûnî meşo tifing megir. Va wa bo ez nîşino.

Mabeyn ra di hîrê serre vîyartî, rojna Halîm ame mi het û va:

– Tu dî tu nîverda ez xu rî tifing bigerî. Eyin ke tifing girotî, her aşme pê meaşê xu ya TV yan teftalo bîn ê newe anî keyeyê xu. Ti bîyî sebebê risqî mi.

– Sabir biki, ti peynîyê înan vînenî.

Zaf nivîyart rocek ma eşnawit ke; Rehm El, Sal Husnî û Yaş Îbîk eştbî lapatan ver, tifingê hîrêhemin zî tira girotbi. Seba ke zanayê xu, nêşîbî dewlete ra nêvabî.

Demek cuwapey ez û Halîm ma reyna raşt yewbînan ameyî, va:

– Homa tu verdo, tu ra nîbîn alayîyê Çolîg de ez zî eştên lapatûn û paskulûn ver.”

Vateyê verînanê ma wa ;

Tuerzîn şino geme ke dar bibirno,

Dare vato;

“Ti nêşkaynî mi bibirnî, la ez sekirî destê tu mi ra wo !”

AHMET KASIMOĞLU

9 Aralık 2023 Cumartesi

33 Kisiydiler. Rahmetli Muhittin AYDAR dan alintidir.

 ŞEYH SAÎD HAREKETÎ bastirildiktan sonra BÎCAR TENKÎL hareketiyle , Colig’in/ Dareheni- Yexki/ULYAN bölgesinden suçsuz kadin,çocuk yaşli demeden 33 Kürd köylüsünün götürülüp, VALER köyünde yakılmasi olayini kaleme alan mamoste Muhyeddin Aydar’in bu çalışmasını sizinle paylaşıyorum.

Ceberrut Kemalist, Türk irkcilarinin Kürd cografyasinda yaptiklari bu katliama Ahmet Arifin siirinden bir pasajda aktariyorum.
Selamlar,
33 KURŞUN ŞîîRî
Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına…
Ahmet Arif
Muhyeddin Aydar

33 KİŞİYDİLER
Suç kanıtı karanfiller kırmızı, Savcı sormadı, yazıcı yazmadı. Kanlı bir gömlek değildi Tüfek, tabanca bıçak Karanfildiler. Karanfildiler, hem de kırmızı, Alındılar durdukları yerden Açık alandan, Güneş’ten Evlerin, bulutların önünden Yakalandı götürüldüler 33 karanfildi, 33 de (Yandı gitti), uçtu gitti, Aydınlık düşlerin, toprak saksıların Yağmur sonlarının sevinci Yazlardan inen sıcak Sorgusuz, duruşmasız. Karanfiller hem de kırmızı 33 karanfildi, 33’ü de kırmızı 33 de yandı gitti.
Zaza tarihinde “SERA VEŞAYİ” dedikleri bir dönem var; zor yıllar derler Zazalar. Köylerin yakılıp yıkıldığı 1927 -28 yılları… Genç ilçesine bağlı ULYAN (çevirme) köyü civarından, Çabakçur, Peçar ve Lice milislerinin öncülüğünde çoğunluğu çocuk ve kadın olan 33 insan alınır. Yalın ayak, dikenli sarp patika arazide yürütülürler, ayaklarına diken batan çocuklar bu acıya dayanmayıp ağladığında asker ve milisler ağlayan çocuklara yürü ağlama size” KIRMIZI AYAKKABI” giydireceğiz der ve gülüşürler. Bu acı ve eziyet içinde nereye götürüldüklerini, akibetlerinin de ne olacağını bilmeyen bu insanlar VALER (Çaytepe) getirilir. Gecenin karanlığında toprak bir eve doldurulurlar. Kapı ve pencereler çivilenir. Bunu gören köylüler çocuklarını alıp TAVZ* köylerine sığınmak isterler ama TAVZ kabul etmez, dağlara sığınırlar. Çalı-çırpı odunlar toprak evin etrafına ve üstüne yığılır, saman ve otla beslenir. İçinde 33 insan bulunan bu ev ateşe verilir.
Toprak damdan feryat-fiğan sesleri yükselir. Bu bağrışma ve ağlamalar gökyüzünü kaplar ama ne duyanları vardır ne de görenleri, yüreklerin dayanamadığı mahşeri bir gürültüdür. Ateş kurbanlarını küle çevirmek için alabildiğince coşmuştu, rüzgar’ın onu lanetlemesiyle en yakıcı halini almıştı. Düzenin vanpirleri; NERON’un ROMA’yı ateşe verirken attığı kahkahalar gibi, kan çanağına dönüşmüş gözleriyle zebanilere dönüşmüşlerdi.
Bir müddet sonra ateş yığınları arasından, her tarafı tutuşmuş, ateş topu halinde dışarıya fırlayan bu kız çocuğunun “AY DAYEEEEE…! AY BAWOOOO…! Diye ağlaşıp kendisini söndürmeye çalışırken…” O, Ay kadar küçük güzel kızın tekrar ateşe atılışına Gökyüzündeki Ay dahi tahammül etmeyip, kara bulutların arkasına saklandı, lanet yağdırırcasına bir daha görünmez oludu.
Şafakta ateş sönmüştü, 33 insan yanıp kül olmuştu. Yaşadıkları topraklarda bir gerçeği söyleyecek kadar özgür olamayan insanlar… Bu gerçeği kuşdili tarzıyla konuşarak aktarmışlardı son nesle kadar. Ne adlarına ağıtlar yakıldı ne de şiirler yazıldı, ne de anıtlar yapıldı. Fatiha dahi okunmaz oldu. Çünkü onlar ümmetin yetimleri ve yaşadığı coğrafyanın kimsesiz çocuklarıydı.
ZİKTE yaylalarında, ZİKTELİLER bu insanları yad ede dursun. Biz şairin diliyle yad edelim, belki bundan sonra yad edenler olur.
“Saçlarınızı çözsün bulutlar ra’d kılsın naleler, Haşre dek yansın yakılsın kabriniz üzre laleler” (Bulutlar saçlarınızı çözsün, iniltiler gök gibi gürlesin, kıyamete kadar kabrinizin üzerinde laleler yansın, yakılsın)
Not: O dönem burada askerlik yapan ve o bölükte görevli Balıkkesir’li askerin, emekli öğretmen İskender Aç’ın doktor yeğenine anlatısıdır. İskender Bey olayın doğruluğunu araştırıp yeğnine bildirmek için bana teyid ettirip yeğenini bilgilndirmişti. Yıl 1990
*1925 olayında TAVZ bölgesinin, ZIKTELİ kardeşlerine ihanetini ve acımasız davranışlarını yazacağız, karanlıkta kalmış bilinmezlerini Tavz gençliği öğrenecektir. Çabakçur, Lice, Kulp, Peçar ve Fis şeyhi milislerinin nasıl ZİKTELİLER’e karşı vampirleştiklerini de yazacağız, artık hiçbir şey saklı kalmayacak, bugün yurtseverlik ve dindarlık tasarlayanların atalarının ne karanlık işlere karışıp Kemal ve İsmet’e hizmet ettiklerini her kes bilecek. Yaklaşık 100 yıldır günah keçisi saydıkları ZİKTELİLER neymiş her kes görecek. Onurları ayaklar altına alınmış ZİKTELİLER hala düşünmezler mi? Unutmayın fakirlik ONURSUZLUK değildir. ONUR insanın en büyük sermayesidir.

Orhan Kaya Mamoste Muyeddin Aydar,Kürd tarihinde 33 rakami ne hikmetse bende ugursuzluk,feryat figan seslerinin yankilanmasidir. Vandaki 33 kursun, yine Sirnan/Kur köyünde anlatilanlara göre 33 Kürd köylüsü, Valer katliami bugün yazdigin olay hakeza, bu sirlarinsifresinin (anahtari) tarihimizi yazmaktan gecer. Belki daha nice 33’ler karsimiza cikar. Ismail Besikci hocanin dedigi gibi (Kürdler artik tarihini yaziyor sözü.) artik gerceklesiyor hayallerimiz. Nasilki ! inancimizda derler ya bazi ilahi sirlarin acilabilmesi icin belirli sayida tesbihin veya salavatin cekilmesi gerekir. Iste tesbihin (33) sayida olmasinin tilsimi bundan olsa gerek, 1925 hareketinin günah ve sevaplariyla yazilmalidir. Tarihimizin gercekleri acida olsa bazi ailelere ,cevreler,asiretler adina ne derseniz deyin,yazarken duygularla hareket etmemek ve hasasiyetlere dikkat etmek gerekir. Tabiki yazilirken o dönemin nesnel tarihi,siyasi konjüktürel durumunu iyi bilmek gerekir. Örnegin Tawz asireti 1925 hareketine aktif katilmasalarda ,Seyh Abdullah Melekani ailesine sahiplenmis ve korumasinida bilmistir. Bu konuda Melekan Seyhleri kitabinda detaylar yazilmistir.Yine Karerdeki Xormek asireti hareketin karsisinda ileri gelenleri yer alsalarda, mesela Can Seyhlerini hemde kalabalik ailelerini uzun süre himaye etmistir.Ben bu olaylarin hepsini kalame aldim. Hatta ben ülkedeyken , Karer/Korikan köyünden yasli bir amca vardi sanirim ismi Mehmet Kaplanseren olsa gerek Can Seyhleri ailesi yaninda sanirim, Valerli Sadik beyin ailesinden kadin,kiz cocuklari himaye etikleri hafizam beni yaniltmiyorsa böyle bir olayda yasanmistir. Bu konuda bilgilerinide bizimle paylasirsan sevinirim. Kalemine kuvvet diyeyim, bu tarihi olaylari edebi bir dile engüzel sekilde kaleme vuracaginida bilenlerdenim. Seni yazmamana engel olmaya calisan ve kücük hesaplar pesinde olan ,barikat kuracaklar cikacaktir. Senin kaleminin mürrekebinin gücüne dayanamayacaklarini simdiden söyliyeyim. 
Yolun acik olsun, ne mutlu sanaki o inancli dava adamlarinin bir torunu olarak ruhlarini sad ediyorsun.

17 Eylül 2023 Pazar

Kürt Milliyetciliği ve Muhafazakarlığı

 

Milliyetcilik,

diger adi ulusçuluktur,  bir milletin çıkarlarını, özellikle egemenliğini ve özyönetimini kazanmayı, daha sonra bunu ilelebet sürdürmeyi ...


Muhafazakarlik nedir?

geçmişten gelen tarihsel, kültürel ve uygar birikimlerini kaybetmeden, kısaca öz dinamiklerinin değişmesine karşı direnç gösteren, toplumsal-kültürel değerlerin korunmasını savunan politik bir görüştür.


Kürdistani olan bir Kürdün temel kistaslari Topraga baglilik,bayrak ve Kürt ulusunun marsi dahil bütün aidiyet degerleridir.

Bu aidiyet degerleri nelerdir, basta dilidir,

yine inanc ve dilsel kimlikleridir.
Bunlarin tümünü özümseyen Kürdün önünde hicbir engel yoktur.

Gelelim Kürdistanin siyasi yapilarina,

bu saydigim degerleri siyasi yapilar ne kadar özümsemis?

Bu önemlidir.

Her Kürt siyasi yapisi farkli telden caliyor.

Basta ulusal bir dil yakalamak,

Temel amac Kürdistan ana olmali, bundan kastim Kürdistanin topragidir.

Grup ve parti cikarlarini kayitsiz sartsiz bir kenara birakmali ve bütün enerjisini ulusal cikarlarimiz icin harcamali.

Ulusal meselenin cözüm modelleri bölgenin ve cografyamizin reel gercekligine uygun ve her parcadaki sosyolojik iklim neyi gerektiyorsa ona göre belirlenmelidir. Bu Bagimsizliktan tutun Federasyon ve otonomi yani özerklik olabilir.

Bugün Güney Kürdistanda 2003 ten bu yana Federal bir model var. Ulusalci Kürtlerin yüzyillardir bekledigi kendi topraklari üzerinde özne olmakti bir parcada bu günümüz kosullarinda gerceklesti. Umarim diger parcalarda kendi nesnel gercekligini dogrultusunda akilci ve dogru, Kürtlerin ihtiyaclari dogrultusunda siyasal ve politik programlara sahip olmayi gerektirir.

Düsmanin akademik insanlari bile Kürtlerinn cok geliskin bir inteljelistaya sahip oldugunu kabul ediyor.
Bugün Ilber Ortaylinin 2022 de katildigi bir programi Youtubeden dinlerken Kürt inteljelisyasindan övgüyle bahsederken cok gururlandim.
Ortayli bu inteljelisyanin hem siyasal hem politik olarak dünya ülkeleriyle iliski kurarlarken en az 5 veyya 6 dil bildiklerini ve siyasi ve politik donanimlari üst düzeyde yetkin insanlarla dolu.

Güney ve Rojhilatta bu yetkinlikte yüzlerce aklin oldugundan bahsediyordu.


Kürtlere göre iyi Kürt, kendi ulusal değerlerine tavizssiz bağlı ve bunun mücadelesi içinde olan, halkının özlem duyduğu halktan doğan taleplerinden geri adım atmayan ve yılmaz savunucularıdan olan Kürttür.

Kötü Kürt ise,

Kendi değerlerini yok sayan, başkasına benzemeye çalışan, başkalarının hesabına çalışan,ikbal peşinde koşup kendini başkası gören, bunlar için halkına zarar veren ve karşısında duran Kürttür.

Düşmana göre ise, onun hesabına çalışan, onun çıkarlarını önceleyen ve savunan, kendi aidiyetine düşman olanlar iyi,

Bunun aksine halkına bağlı ulusunun çıkarlarıdan ödün vermeyen, gerektiğinde bunu canı pahasına savunan Kürtler ise terörist ve kötü Kürtlerdir.

Üretmeyen, günümüze kadar talan ekonomisi ile yaṣamını idame eden bir topluma, doĝruları kabul ettirmek okyanusta pirana balıĝı yakalamaya benzer. HÜDA nin ittifak yaptigi Türk partileriyle nasil bir anlasmaya vardilar merak ediyorum. HDP yi 45 yil dinledik geldigimiz noktada herseyimizi kaybettik.


Simdide HÜDA PAR var.

HÜDA ;Allahin adi

HÜDA PAR ; Allahin partisi.

Sümme hasa,

Allah parti kurup kullarindan oy ister mi demeyin,

valla Allahin vekilharci HÜDA PAR diyor Allah bize parti kurun ben kullarima onlara oy verin diyecem.

Acaba Allah bunlara bu kadar muhatac hale mi geldi.

insanlara birakin dini ögretmeyi, valla insanlari dinden imandan bile ederler.

Ben Allahin adini alan partiden bunu anlarim.

Bunu firsat bilen Erdogan,

ne dedi?

onlar Milli dedi

Müslümanligin kitabinda millilik yoktur ümmetcilik vardir.

Allahi kendine malzeme yapan bundan nemalanan müslümandan israrla kacinirim.

Allah bile bu durumda olanlardan nefret etmis olacak ki, ne haliniz varsa görün deyip kenara cekilmistir diye düsünüyorum.

Aksi olsaydi,
Allah,

siz kimsiniz ki benim adima hüküm veriyorsunuz der, bunlarin boyunlarini hergün kirmasi lazimdi.

Kürtler hep muhalefetle hareket ettikleri için kaybettiler. Oysa sorun hükümet olanlarla çözülür.

HDP bu yanliṣı varolduĝu günden bu yana yapıyor.

HÜDA PAR ın hükümete yakin olma tutumu doĝru bir tercihtir.

Hükümete karṣıtlık yanlıṣ bir tutumdur. HDP nin hükümet gitsin kim gelirse gelsin stratejisi Kürtlere çok kaybettirdi.

Kürtlerin içine Truva atı gibi sızan Kemalistler, Kürdün kimyasını bozmakla kalmadı, Kürdü kendi halkına düṣman ettirerek bütün dünyadan soyutlama fiiline halende devam etmektedirler. Kürtler uyanmali bu truva atlarından vakit geçirmeksizin kurtulmalıdırlar.





20 Ağustos 2023 Pazar

Ulusal Birlik üzerine

 Kürtlerin tamamı, Kürtlerin bugünkü asıl sorununun birlik olduğunu ifade etmektedir.

Tabii ki ulusal bir dava söz konusu ise birlik şarttır; bu olmadan başarı elde edilemez.
Lakin bu kural, devletleşmiş uluslar için geçerlidir; çünkü ortada bir ulus devlet, bağımsızlık, tanınmış ulusal sınırlar vardır; bunlara karşı çıkan da doğrudan “vatan haini” ilan edilir.

Doğru ya da yanlış, ulus, ulus devlet olmanın kaidesi budur.

Eğer söz konusu olan henüz ulus devlet olamamış bir ulus ise; bu durumda işler karışmaya başlıyor.
Mesela bir grup, federasyon, bir diğer grup özerklik, bir grup sömürgeci devletin “eşit yurttaşı” bir grup ise mutlak bağımsızlık diyebiliyor; bu da siyasi anlamda ulusal birliğin inşa edilmesini zora sokabiliyor. Kürtlerin içinde bulundukları, yüz yüze oldukları durum tam da budur.

Kafaların bu derece karışık, çıkarların ve siyasi maksadın çatışmalı, bazı durumlarda antagonist bir karakter taşıdığı durumlarda ulusal birlikten daha öncelikli olan, ulus ve ulusalcılıktan kimin ne anladığının ortaya konulmasıdır. Bunun tercümesi şudur: Evvela siyasi olarak bölünmek.
Ulusal bağımsızlıktan yana olanlarla, Kürtlerin ulus devlet kurmalarına karşı olup, Kürtleri Türkiyeli yapmak isteyenlerin ayrışmaları gerekiyor.
Ancak ondan sonra herkes kendisiyle aynı yerde duran, aynı siyasi maksada bağlı olanlara birlik çağrısı yapar, anlamlı da olur.

Bu olmadan, Kürtler birlik olmalı” çağrısı yapmak, suya yazı yazmaktan farksızdır.
Mesela Kürtlerin devlet kurmaları elzemdir, aksi takdirde ulusal varlık sürdürülemez” diyen bir anlayışla, “Devlet kurmak cinayettir, biz buna müsaade etmeyeceğiz” diyen bir anlayışın ulusal birlik kurabilmeleri mümkün müdür?
Mesela Kandil de Rojava’da Hewler de “Ulusal birlik” çağrısı yapıyor ve her biri diğerini samimiyetsizlikle suçluyor. Ulusal birlik için susamış Kürt ulusu ise “İlle de ulusal birlik” diyor.
İyi de niçin “ulusal birlik: Bağımsız ulus devlet olmak için mi yoksa devlet fikrini mahkûm etmek için mi?

Elias Nin
Fotoğraf açıklaması yok.
Tüm ifadeler:
Selim Baluken, Efrin Yeke ve 54 diğer kişi

22 Haziran 2023 Perşembe

Osmanlıda Türkler

 Türk; Yavuz Sultan Selim'e göre eşek idi…

Türk; Koçi Beye göre mezhepsiz ecnebiydi…

Türk; Hoca Saadettin Efendi'ye göre leşti hilebazdı aşağılıktı…

Türk; Naima'ya göre azgındı çirkindi kabaydı cahildi…

Türk; Nef-i'ye göre Allah'ın irfan pınarını yasakladığıydı…

Türk; Baki'ye göre kabaydı…

Türk; Hafız Çelebi'ye göre baban bile olsa öldürülmesi gerekendi…

Türk; Sadrazam Kuyucu Murat'a göre başı vurulması gerekendi…

Türk; Aksaraylı Kerimettin Mahmut'a göre hunhar köpekti. Me'lundu…

Türk; Merzifonlu Seyyit Abdurrahman Eşref'e göre eşsiz bir gaddardı…

Türk; Gelibolulu Mustafa Ali'ye göre pasaklıydı çirkindi…

Türk; Taşlıcalı Yahya'ya göre soyu kuruyasıca idi…

Türk; Büyükelçi Moralı Çuhadır Ahmet'e göre hayvandan farkı olmayandı…

Türk; Tokatlı Nuri'ye göre şehir dili bilmez hayvandı…

Türk; Şeyhülislam Mustafa Sabri'ye göre tiksinti duyulandı…

Türk; Vahdettin'e göre dini soyu sopu yurdu belirsiz cahiller sürüsüydü…


Osmanlı…

– Ermenilere "Millet-i Sadıka"…

– Araplara "Kavm-i Necip". .

– Rumlara "Romalı" anlamına gelen "Romeos" derken Türkler'i böyle aşağıladı..

Mustafa Kemal de Osmanlı'nın son kuşağındandı...

Türk'ün Osmanlı iktidarı tarafından nasıl aşağılandığını yaşadı. Osmanlı münevverlerinin Babıali'de "Türk" sözünü Arap aksanıyla ifade ederek "Terk" diye yazdıklarını unutmadı. ("Terk" sözcüğünün çoğulu Arapçada "Etrâk" demekti; ve Türklere "İdrâki biidrak" -anlayışsız Türkler- diyorlardı!)


Oysa…


Türk; Atatürk'e göre yıldırımdı kasırgaydı dünyayı aydınlatan güneşti...


Bu sebeple…

92 yıl önce…

Tarih: 23 Mayıs 1928.

TBMM 1312 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nu kabul etti. 


Böylece…

Asırlardır hor görülen Türk yurttaşlık payesiyle onurlandırıldı..

Osmanlı ile Cumhuriyet farkı buydu…

10 Haziran 2023 Cumartesi

ZAZA/KIRD/KIRMANÇ/DİMBİLİ Kimdir?


Tarihsel olarak “Kırd, Kırmanc, Dunbul, Dımıli ve Zaza” olarak anılagelen toplulukla ilgili aşağıdaki kaynaklara bakmak ve Mela Ahmedê Xasî, Kürdizade Ahmed Ramiz, Honigli Halife Selim, Mela Selim Dimilî, Nureddin Zaza ve Şeyh Said ailesi gibi belli başlı önde gelen kimselerin tanımlamalarını okumak yeterlidir.
1- Firuzabadi, Kamus-ul Muhit: “Dunbul qunful gibidir… Kürdler’den bir kabiledir. İbrahim b. Süleyman ve Ali b. Hüseyin adlı muhaddisler onların meşhurlarındandır.”)
2- Dînewerî, Ensab’ul Ekrad (Dunbulileri Kürdler’in bir kolu olarak saymaktadır.)
3- Abdurrezak Beg Dunbuli (Ebu Hanife Dineweri’nin tesbitini eserine alıntılamıştır.)
4- Tarihçi Zehebî (ö. 1348) Müştebihu’n-Nisbe (Benzeşen Soylar) adlı eserinde, Dunbulilerin bir Kürd kabilesi olduğunu ve Musul civarında yaşadıklarını ifade etmektedir.
5- Tarîx-el Keşşaf (“Dunbuliler Kirmanci Kürdleri’dir.”)
6- Ebû Tahir es-Silefi (ö.1181), Mu’cem’s-Sefer (Gezi Sözlüğü) isimli eserinde, hadis öğrendiği hocası Rıdvan bin İbrahim bin Memlan’dan söz ederken ondan Kürdlerin Dunbuli kabilesine mensup biri olarak söz eder.
7- İbnül’l Ezraq el-Fariqî ‘Tarîxu Meyyafariqîn we Amîd’ adlı eserinin ‘Mervani Devleti’ bölümünde Abdurrahman bin ebi-l Verd ed-Dunbuli isimli bir Mervani komutanından bahsetmektedir. Bu komutan Lica Hettax [Lice-Entax] valisi Şerwîn’in emrindeydi.
8- İbn Nuqta el-Hanbelî (ö. 1231), Tekmiletu İkmali’l-İkmal isimli eserinde Dunbulilerden, Kürdlerin bir kabilesi olarak söz eder. Yazar, Dunbuliler içerisinden çıkmış bazı âlimlerinden söz eder.
9- İbn Fazlullah el-Umeri (1349) de Mesaliku’l-Ebsar isimli eserinde Dunbulilerin Kürdlerin bir kabilesi olduğunu ve Musul yakınlarındaki Maklub dağları eteklerinde yaşadıklarından söz etmektedir.
10- Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosoyolojik Tetkikler: “... Zazalar'a gelince: Bunlar kendilerine -Arabî kâfin kesriyle- "Kird" derler, Kurmanclar'a da "Kirdas" adını verirler. Türkler ise "Kürt" nâmını Kurmanclar'a tahsis etmişlerdir." (Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosoyolojik Tetkikler, Sosyal Yayınlar, İstanbul 1992, s. 27) “Bir zamanlar Kürtleri, edebî eserlerinin tetkiki sonucunda beş grupta tasnif etmiştim. Bunlar şunlardır: ‘Kurmanc, Zaza, Soran, Gûran, Lur.” (Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosoyolojik Tetkikler, Sosyal Yayınlar, İstanbul 1992, s. 24)
11- Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde “Ekrad-i Zaza” tabirine yer vermekte, Bingöl yöresini anlatırken, birçok Kürt aşiretinin adı arasında “Zaza” adını da anmaktadır. (Evliya Çelebi, Seyahatname, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat Kitaplığı, 305 n.yazma, 3. Kitap, vrk. 85-b ve vrk. 88-b)
12- Muhammed Emin Zeki Beg (Doğ. 1880), Kürdler ve Kürdistan Tarihi adlı eserinde Kürdçe’nin lehçelerine yer verdiği şemada Dimilî/Zazakî’ye de yer vermiştir.

26 Şubat 2023 Pazar

DİL NASIL YAŞAR

 

Her dil pazar dili olduğunda yaşar. Günümüz toplumu daha gelişkin olduğundan farklı alanları zorunlu kılmakta, hangi millet, hangi toplum olursa olsun dilinin korunması için eğitim dili ve yönetimin dili olmasını gerektirmektedir.
Bir dili ne kadar ileri götürürseniz götürün, pazar dili olmadığında gelişmez, tam aksine tedricen aşınır, deforme olur ve nihayetinde kaybolur.
Bir dil eğitim dili olmadığında duraklar, akabinde tedricen önemsizleşmeye, gerilemeye başlar. Bu gerileme ölüme uzanan sürecin başlangıcıdır.
Bir dil yönetim dili olmadan eğitim ve pazar dili haline gelse bile teneffüs için oksijen tüpüne bağlanmış hastanın halinden bir milim ileri gitmez. Solunum cihazı kapatılan hasta sonuçta teslim olur.
Dil canlıdır, aktif bir realitedir. Ait olduğu halkla birlikte yaşar ve ilgili halkın yaşaması için toprağına, erke ve erkin gerektirdiği kurumlara sahip olması yaşamsal koşuldur. Kendi kaderini belirleme imkanından mahrum kalan milletin dili üzerinde de belirleyiciliği yoktur ve olmaz.
Toprağınız yada milletiniz dilinizle değil, diliniz sizinle ve üzerinde hayat kuracağınız toprakla birlikte yaşar.
Şapkanızı ayağınıza, papucunuzu başınıza geçirmekte inad etmeyin. Yeryüzü insanlığında hangi sıraya itildiğimiz ayakkabı ve şapka numaramıza doğru teşhistir. Doğru numarayı seçin, ne başınız, ne de ayağınız incinmesin. Dostumuz başa bakarken üzülmesin, ayağımıza bakan sevinmesin.
Ayak toprağa basar, toprağı kayanın başı yerdedir.
Toprak sahiplenmesi, diğer deyişle toprağında egemen olma istidadı ile dil terazinin iki kefesi gibidir. Biri diğerine ağır bastığında ilgili milletin idraki kısa devre yapmış gibi akımdan mahrum kalır. Bugün dile ağırlık verenlerin çabaları çok önemlidir ve saygındır. Bugünkü aşamada dilin gerilemesini önleyen fren işlevi görüyor, denge sağlıyor. Ancak, kürtlerin kendi toprağında hükümran olması sağlanmadığında dil tekrardan başladığı yere dönecek, aşınmaya, deforme olmaya, konuşanları azalmaya ve giderek hayattan çekilmeye başlayacaktır.
Dil ağacına canlılığını veren o dili konuşan milletin kendi toprağında egemenliğidir. Hiçbir dil ait olduğu milletin hürriyetinden bağımsız değildir, boşlukta göğermez. Kökün toprak arayacağı ve aramakta olduğu tercihimizden bağımsız bir doğa kuralıdırki toplum ve dil için de geçerlidir.
Dil evlattır, toprak ise onun mayesi ve sebebi vücudu olan anne-babadır. Toprağında hükümran olmayan kaçınılmaz şekilde piçleşir. Yalnızca geçmişini ve geleceğini birlikte düşünenler kendisi olarak, millet olarak yaşamaya devam ederler. Diğerlerinin sadece cismi geriye kalırki ne kadar yaşadığına, ne kadarına hayat deneceğine kürtler timsaldir.
* ( Kenan Fani Doğan )