1990 larin basiydi siddetin dorukta ve insan hak ve ihlalerinin yasadigi dönemlerdi.
Herkes kaygiliydi.
O dönemde bircok arkadas ve yakin cevremden insanlarin zarar görürüm diye bizlerden uzaklastigi dönemlerdi.
Zaten devletin istedigide buydu ya.
Sindirme ve yildirma hatta teslim alma yöntemleridir bütün bu uygulamalar.
Bereket,
o konuda yeterliligimiz oldugu icin pek zorlanmadik. Bu durum onlari dahada saldirganlastirdigi gibi bizide celiklestiriyordu.
Cünkü hedefte olan ailelerin basinda geliyorduk.
Bizim durumda olan ve cezaevinden cikmis issiz bosta gezen bircok arkadas ve agabeylerle zaman zaman bulusuyor sohbetler ediyorduk.
Burada Rahmetli Ismail Hakki Mütevelizadeyide anmadan gecemiyecegim. Bana ya Irfan sizlerde olmasaniz kimse yok kimlerle oturup konusacagiz diye sitemde bulunuyordu.
Cünkü kimse kalmamisti.Kos koca sehirde sadece bir kac kisiydik.
Bizler dagitilsak yada tutsak edilsek devlet rahatlayacak ve sehirde hersey istedikleri gibi olacak diye düsünüyordu.
Oysa siddeti red eden bizlerin yapabilecegi birseyde yoktu.
Niye bu kadar korkuluyor bizde bazen anlam veremiyorduk.
Bazende devlet böyle birsey olsa gerek diye hak verdigimizde oluyordu.
Herkes kaygiliydi.
O dönemde bircok arkadas ve yakin cevremden insanlarin zarar görürüm diye bizlerden uzaklastigi dönemlerdi.
Zaten devletin istedigide buydu ya.
Sindirme ve yildirma hatta teslim alma yöntemleridir bütün bu uygulamalar.
Bereket,
o konuda yeterliligimiz oldugu icin pek zorlanmadik. Bu durum onlari dahada saldirganlastirdigi gibi bizide celiklestiriyordu.
Cünkü hedefte olan ailelerin basinda geliyorduk.
Bizim durumda olan ve cezaevinden cikmis issiz bosta gezen bircok arkadas ve agabeylerle zaman zaman bulusuyor sohbetler ediyorduk.
Burada Rahmetli Ismail Hakki Mütevelizadeyide anmadan gecemiyecegim. Bana ya Irfan sizlerde olmasaniz kimse yok kimlerle oturup konusacagiz diye sitemde bulunuyordu.
Cünkü kimse kalmamisti.Kos koca sehirde sadece bir kac kisiydik.
Bizler dagitilsak yada tutsak edilsek devlet rahatlayacak ve sehirde hersey istedikleri gibi olacak diye düsünüyordu.
Oysa siddeti red eden bizlerin yapabilecegi birseyde yoktu.
Niye bu kadar korkuluyor bizde bazen anlam veremiyorduk.
Bazende devlet böyle birsey olsa gerek diye hak verdigimizde oluyordu.
Neyse gelelim saadete,
Aylardan Ocak ayiydi kar firtina ve soguklar kasip kavuruyordu. Ailemize yönelik yeni bir konsept devreye sokulmustu. Emniyet kücügüm Orhan'i taninmis ailelerden (Bazencir) Yusuf adinda bir gence sahte itirafnameler imzalatilarak Orhan'i tutuklatmisti. Benimde etrafimda degisik tiplerin dolastigini zaman zaman yüz yüze geldigimizde yüzlerini saklayan ve ilk kez sehirde gördügüm kisiler tarafindan izlenmeye alinmistim. Bu durumu hemen fark edip rahmetli annemle Bingöl Cumhuriyet Bassavcisina cikarak tedbir alinmasi icin durumumuzu anlatmistik.Faili mechule gidebilirim diye.
Devleti en üst temsil ettigi söylenen ve Cumhurun her sehirdeki temsilcisi bize ufuk olamamisti. Aslinda iyi biriydi. Demokrat oldugu söyleniyordu. Bize benim bile can güvenligim yoktur. Ne malum benim korumam beni kapimin önünde vurmasin diyerek gücünün olmadigini yüzümüze söylemisti. Siz Vali'ye gidin sehrin asayisinden o sorumludur size ancak o yardimci olur diyerek bizi yolculadi.
Adliyeden cikip diger kapidan valilige gitmistik. Sekreter yakinimimiz oldugu icin vali geldiginde ilk iceri sizi alacagim demisti. 10 dakika sonra Vali A.Kadir Sari makamina geldi. Sekreter hemen bizi iceri aldi. Sekreterin annem tarafindan akrabamiz oldugunu devlet bilmiyordu. Vali hakkimizda herseyi bilen ve uygulayicisi olan konseptin basiydi. Hatta valinin cok derin biri olduguda söyleniyordu.
Baska caremizde yoktu ya durumumu valiye aktardim. Kardesimin tutuklandigini benimde rahatsiz edildigimi falan anlattiktan sonra,
vali basladi bize emir ve talimatlar yagdirmaya.
Sunuda belirteyim en kücügümüz Yildirim(Yilmaz) PKK nin dag kadrosundaydi. Getirin teslim edin, gidin radyodan cagri yapin falan filan derken annem yertinden bir simsek gibi valinin yüzüne carpti.
Annem direk valiye,
"ben dedim ki valinin yanina gideyim bize care olsun ben bilmedim ki meger vali diye bir baska polise gelmisim."
Annemin dedigi ne eksik nede fazla buydu.
Vali anneme kadin kadin ne dediginin farkindamisin?
Annem farkindayim polis bey diyince, vali seni iceri attiririm dedi, annemde bekledigin kabahat dedi ve bana hadi oglum cikalim dedi o esnada sabah programini sunan on'a yakin daire müdürleride bu sert tartismaya tanik olmustu.
Rahmetli M.Emin Bazencir Almanyada misafirim oldugu gün bu hadiseyi konusmustuk. Dedi ki haci annenin o kadar yaman oldugunu hic aklimdan bile gecirmemistim.O ne siddet o ne celal di. Ilk kez böyle bir kadinin bir devlet yetkilisine hemde en üst olanina bu sekilde mukavemet ettigine sahit oldum.
Disari ciktik.
Anneme benim Bingölde isimi bitirdin diye takildim. Annemde güya beni teselli ediyor. Olsun oglum. Serefimizden namusumuzdanda mi olalim. Ne gerekiyorsa onu yaptik.
Ben sürgünü beklemeye koyuldum bile. Aileme beni sizden koparip sürgüne yollayacaklar dedim,
Nitekim cok sürmedi bir hafta icinde sürgün kararim tarafima iletildi. Denizliden 150 km uzaklikta Mugla sinirinda daglik bir yörük köyüne tayinim cikti. Tabi ki gitmedim. Izmire tayinimi cikarmak icin tam 3 ay ugrastim. Rapor üzerine rapor aliyordum. Hatta gereksiz yere hastanede yatmak icin apandisimi bile aldirttim rapor almak icin. Nihayet sonunda Izmire tayinimi yapmistim. Nereye gidersem gideyim devlet ensemde. Orada da sürekli takipteydim. Zaten durumum tayin oldugum Okul Müdürüne coktan iletilmisti. Mayis ayinda giden birinin sürgün oldugu apacik belliydi.
Aylardan Ocak ayiydi kar firtina ve soguklar kasip kavuruyordu. Ailemize yönelik yeni bir konsept devreye sokulmustu. Emniyet kücügüm Orhan'i taninmis ailelerden (Bazencir) Yusuf adinda bir gence sahte itirafnameler imzalatilarak Orhan'i tutuklatmisti. Benimde etrafimda degisik tiplerin dolastigini zaman zaman yüz yüze geldigimizde yüzlerini saklayan ve ilk kez sehirde gördügüm kisiler tarafindan izlenmeye alinmistim. Bu durumu hemen fark edip rahmetli annemle Bingöl Cumhuriyet Bassavcisina cikarak tedbir alinmasi icin durumumuzu anlatmistik.Faili mechule gidebilirim diye.
Devleti en üst temsil ettigi söylenen ve Cumhurun her sehirdeki temsilcisi bize ufuk olamamisti. Aslinda iyi biriydi. Demokrat oldugu söyleniyordu. Bize benim bile can güvenligim yoktur. Ne malum benim korumam beni kapimin önünde vurmasin diyerek gücünün olmadigini yüzümüze söylemisti. Siz Vali'ye gidin sehrin asayisinden o sorumludur size ancak o yardimci olur diyerek bizi yolculadi.
Adliyeden cikip diger kapidan valilige gitmistik. Sekreter yakinimimiz oldugu icin vali geldiginde ilk iceri sizi alacagim demisti. 10 dakika sonra Vali A.Kadir Sari makamina geldi. Sekreter hemen bizi iceri aldi. Sekreterin annem tarafindan akrabamiz oldugunu devlet bilmiyordu. Vali hakkimizda herseyi bilen ve uygulayicisi olan konseptin basiydi. Hatta valinin cok derin biri olduguda söyleniyordu.
Baska caremizde yoktu ya durumumu valiye aktardim. Kardesimin tutuklandigini benimde rahatsiz edildigimi falan anlattiktan sonra,
vali basladi bize emir ve talimatlar yagdirmaya.
Sunuda belirteyim en kücügümüz Yildirim(Yilmaz) PKK nin dag kadrosundaydi. Getirin teslim edin, gidin radyodan cagri yapin falan filan derken annem yertinden bir simsek gibi valinin yüzüne carpti.
Annem direk valiye,
"ben dedim ki valinin yanina gideyim bize care olsun ben bilmedim ki meger vali diye bir baska polise gelmisim."
Annemin dedigi ne eksik nede fazla buydu.
Vali anneme kadin kadin ne dediginin farkindamisin?
Annem farkindayim polis bey diyince, vali seni iceri attiririm dedi, annemde bekledigin kabahat dedi ve bana hadi oglum cikalim dedi o esnada sabah programini sunan on'a yakin daire müdürleride bu sert tartismaya tanik olmustu.
Rahmetli M.Emin Bazencir Almanyada misafirim oldugu gün bu hadiseyi konusmustuk. Dedi ki haci annenin o kadar yaman oldugunu hic aklimdan bile gecirmemistim.O ne siddet o ne celal di. Ilk kez böyle bir kadinin bir devlet yetkilisine hemde en üst olanina bu sekilde mukavemet ettigine sahit oldum.
Disari ciktik.
Anneme benim Bingölde isimi bitirdin diye takildim. Annemde güya beni teselli ediyor. Olsun oglum. Serefimizden namusumuzdanda mi olalim. Ne gerekiyorsa onu yaptik.
Ben sürgünü beklemeye koyuldum bile. Aileme beni sizden koparip sürgüne yollayacaklar dedim,
Nitekim cok sürmedi bir hafta icinde sürgün kararim tarafima iletildi. Denizliden 150 km uzaklikta Mugla sinirinda daglik bir yörük köyüne tayinim cikti. Tabi ki gitmedim. Izmire tayinimi cikarmak icin tam 3 ay ugrastim. Rapor üzerine rapor aliyordum. Hatta gereksiz yere hastanede yatmak icin apandisimi bile aldirttim rapor almak icin. Nihayet sonunda Izmire tayinimi yapmistim. Nereye gidersem gideyim devlet ensemde. Orada da sürekli takipteydim. Zaten durumum tayin oldugum Okul Müdürüne coktan iletilmisti. Mayis ayinda giden birinin sürgün oldugu apacik belliydi.
3 yil Izmirde calistim. Bircok sey yasadim, uzun olur diye anlatmak istemiyorum, 1998 in Subat ayinda Yargitayca onaylanan cezamdan dolayi yurtdisina ciktim. Devletin bana en büyük iyiligi bir yil öncesinde aldigim "yesil pasaport" olmustu. Ucaga biner binmez solugu Almanyada almistim. 22. yil oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder