Çırê Musyon

12 Eylül 2013 Perşembe

KÜRTÇE ve TÜRKÇE nedir, ne degildir?



Var mıydı 100 yıl önce bugün konuşulan Türkçe dilinden bir kitap?
Bilen varsa söylesin.
Yüz yıl önce konuşulan dil Osmanlıcaydı. Üc dilin Darice , kürtce ve Arapca karışımı bir dildi.
Türk siyasetci ve akademisyenler sıkça Türkceyi Orhun kitabelerini kaynak göstererek savunurlar.

Orhun yazitlari ise Uygurca, Cince, Partca, Pahlevice ve Sogdca yazilmistir. Hadi bunlarin okunmasini bir yana birakalim acaba onlarda ne yazılmıs?

Acaba, Orhun yazıtlarını bugün okumaya çalışan kaç tane Türk anlayabilir ve şimdiki Türkçeye ne kadar yakındır?
Ama 350 yıl önce Kürtçe bir kitap yazılmış. Êhmedê Xanê nin Mem û Zin'i adli eseridir.

Yine günümüze kadar ulaşan dört önemli eseri daha bulunmaktadır.

1- Nûbehara Biçûkan
2- Eqîdeya Îmanê


3- Mem û Zîn
4- Dîwan


AXÎRET FIROŞÎN

Da zenn ne birîn ku em xemûşîn
Em beste dehan û dil xurûşîn

Genca me di dil, guher tijîne
Her çendî îyan xezef firoşîn

Şahîn û bi xef, bi libsî dîba
Zahir ji xwe em pelasî poşîn

Mucmer sifete me cism û can, ûd
Dil ateşe, daîma bi coşîn

Meyxane bihiste, Hûre Saqî
Kewser Mey e, lew Me bade noşîn

Bê hûdene lafê lew ku Xanî
Dunya kirr û axîret firoşî


Ehmedê Xanî

Emir Zeynettin'in güzellikleriyle dillere destan olan Zin ve Sti adlı iki kız kardeşinin Mem ve Tajdin ismindeki iki gençle olan aşklarını şiir şeklinde anlatır. Eser, aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır.

 

&&&&&&&&

Mela Ehmedê Cıziri’nin divanı Kürt edebiyatı açısından büyük bir zenginliktir.

Bir Şiirinde şöyle der:

Wehdetê Mutleq mela nûr e di qelban cela

Zorê di vê meselê ehlê dila şibheme.

&&&&&&&&



Yine Feqiyê Teyran'in, asıl adı muhammed olan, 1590-1660 yılları arasında yaşadığı sanılan, kürt edebiyatında önemli bir şair, masal ve destan yazarıdır. kullandığı mahlas "kuşların hocası" anlamına gelmektedir.

Feqîyê teyran bir kasidesinde şöyle söylüyor:

kürtçe:
bizan ku min yar tu yî
ez kuştim yekcar tu yî
bê dest û hem pa tu yî
Ê bi xezeb xwendî ez im
zencîr bi zendê ez im
aşiqê cindî ez im
dil jî birîndar tu yî
cama pîyala tu yî
delala mala tu yî
nîmeta ala tu yî
yar di xeyalê ez im
bi girt û berdan tu yî


Türkçesi:


bilki benim yârim sensin
beni öldüren sensin
elsiz ve hem de ayak sensin
gazabınla okuyan benim
kolu zincirli olan benim
güzel olan âşık benim
yüreği yaralı olan da sensin
kadehin camı sensin
evin güzeli sensin
en güzellerin nimeti sensin
yar, hayalindeki benim
tutan ve bırakan da sensin.

 

anka kuşunun peşine düşmüşken gördüğü güzeller için de methiyeler dizmiştir.

M
ehu sala ez dınalım
kes bı hale mı nızane

yüzyıldır inliyorum /kimse halimi bilmiyor


Görüldüğü gibi orjinal bugünkü biçimiyle günümüze kadar gelen bu eserlere rağmen ucube dil olmaktan kurtulamayan Kürtçe ile, yine kendilerinin olmayan , başkalarına ait kelimeleri dillerine katan, yapım ve çekim ekleriyle kelimeleri çoğaltarak konuşulan dil Türkçenin durumu bu.

Derler ya yarası olan gocunur. Demek bütün bu söylenenler karın ağrısından başka birşey değilmiş.

Hani Türk siyasetçi ve akademisyenler sıkça Kürtçe'nin bir dil olmadığını söyleyip dururlar ya.
Bütün Kürtler bundan böyle Türklerele tartışmalarında 100 yıl öncelerini hatırlatabilirler.


 
 
Irfan KAYA
                  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder