Çırê Musyon

9 Mart 2021 Salı

Gowderenin Cografik ve demografik yapisi

 KÖYÜMÜN MENSUP OLDUGU ASIRET VE ASIRETIN KOLLARI



* Zuexpa köyü Guewdere mintikasi,asiretine bagli bir köydür.
* Bu mintikada asiret kendi arasinda üc kategoriye (sinif) ayrilirlar.
* 1) Dakun asireti denilen kategori icinde yeralan köyler sunlardir. 
" Miyalan,Gözerek,Vinyerin,Pakuni,Mirri,Kiran,Soran,Tunst,Pul,
  Zuexpa,paymerg"  ve mezralaridir.

************

 2) Haciyan denilen kategori icinde yer alan köyler sunlardir.
 Ardürek,Züver,Geydmem,Hatek,Xeylan köyleri ve bagli mezarlari
 sayabiliriz.

* Guewdere havzasında bulunan Ardürek, Züver ,Ğeydmem, Hatek köyleri Hacı Aşiretine mensupturlar.
* Hacı Aşiretinin de 1445-1450 yılları arasında Siverekten gelip Guewdereye yerleştiği, başka bir rivayete göre de Adıyaman Gergerden geldiği şeklindedir. İkinci görüşün Govderede daha geçerli olduğu kabul görüyor. Xeylan-i kebir ve kücük Xeylan  köyleri de Diyarbakır Eğilden gelenler tarafından kurulmuştur. Yörede hâkim yerleşme yerinin uzun süre Hatek olduğu belirtilmektedir. Hatta buranın bir kent olduğuda iddia edilmektedir. Buna karşın Cumhuriyetin ilanından sonra Ardürek daha merkezi bir konum kazanmaya başlamış, nihayet 1927de nahiye yapılmış ve 37 köy Guewdere ye(Gökdere) bağlanmıştır. Bugün hala varlığını sürdüren Gökdere(Ardürek)deki çeşme tarihi bir nitelik taşımaktadır. Bu çeşmenin de Acemlerden kaldığı sıkça dile getirilmektedir.Tarihi ve siyasi gelişmelerden analasilacagi üzerinde bu cografyada farkli uygarliklarin izleri görülmektedir.

*************


* 3. kategori icinde yer alan köylerin mensup oldugu asiret olara SEYH PARSIYAN veya PARSI denilmektedir. Bu köylerin isimleri sunlardir. Kileban,Parsiyan,Tûy ve Hor köyleridir.


* Şeyh parsiyanın 4 çocuğundan 2 si kilebanda kalır. biri Hor Köyüne gider diğeri ise Parsiyan köyüne gider. Köy bu şekilde yerleşim yeri haline dönüşürler bu cografyayi,kilebanlilarda tipki kendi köklerinin Adiyaman/Gerger'den geldigini rivayet ederler.
* Bu köydeki yasayan kabilelerin farkli görüsleride vardir. Örnegin parsiyan köyünden olup, Diyarbekirde ikamet eden degerli bir arkadasim köyünün ve ailesinin tarihi hakkinda cokta detayli ve saglikli bilgiler aktarmaktadir.
* Örnegin Palu/parsiyandan Guewdere asiretinden bircok kabile Dersime yerlesmis oldugunu söyler. Bu kabilerden Surogulari  Palo/Parsiyan köyünden Dersime gitikleri biliniyor.
*Dersimdeki Surogulari Alevi inancina gecerken, parsiyan ve züver  köylerindeki Surogulari sunni inancina sahiptirler. Ayrica eski Adalet bakani Kuresanli Mehmet Mogoltay'da 1991 secimlerinde Colige belediyesini ziyarete gelmisti. Sohbetine bende katilmistim ve sunu demisti ! benim dedemin kökeni de Parsiyandan Dersime gelip yerlesmistir. Ayrica Yusufan asiretinden de Parsiyan köyünden gidenler olmustur.
* Bu konuya zenginlik katmak icin bir alinti aktarmak istiyorum.Bu alinti nasname sitesinde googol arama motorundan buldum. Bir kürd yurtseveri Parsiyan köyünden giden Suroglu nun kiziyla arasinda gecen diyalogu kisaca söyledir.


Suroglu kabilesi hem dersimde hemde Palu/parsiyan ve züver köylerindekide dimili/zazaki konusurlar

Bu iki Dimilî kardeşlerimiz öz be öz akrabadır. Daha iyi anlaşılsın diye bir örnek vereceğim.
Dersim soykırımı sırasında direniş kahramanlarından birisi de Suroğlu'dur. Bu katliamdan sonra en çok tahrip edilen aşiretlerden biridir.
Pek çok köyün sahibi olan Suroğlu soykırımda kurşuna dizilerek idam edilmiştir. Malı mülkü dağıtılmıştır. O sırada 1915 Ermeni soykırımı sırasında kendisine sığınanlar da katledilmiştir.
Ben Suroğlu'nun kızıyla tanışma fırsatı buldum ve konuştum. Bu soylu ağa kızı bana o zamanı anlattı.
"Babam idam edildiği zaman ben yedi yaşındaydım. Dedemi de hatırlıyorum. Bana dedi ki 'Kızım, bizim soyumuz sopumuz Govdere'dir. Parizyan köyünden gelmeyiz' Bizim akrabalarımız oradadır."
Biraz araştırınca gerçekten de Palu'nun Govdere (Türkler Gökdere diyor)köyünde de Suroğlu aşiretinin olduğunu gördüm.
Sadece o değil, Palu'daki her aşiretin yarısı Dersim'dedir. Maalesef Kemalist rejim Alevi olan Dersim'i Palu'dan uzak tutmasını becermiştir.

Yukaridaki alintidaki diyalogda isimler olmadigi icin maddi degeri ................



* Yine Hor köyünden örnegin Aziz Age Ser denilen kabile vardir.Kürd ulusal davasinda cok duyarli ve yurtsever bir ailedir.  Bu kabilede günümüzdeki soyadlari Celiktir. Adana,Antep ve Elazig'da yaygin ikamet ederler. Hor köyünde bunlarin kabilelerine Key MOMEDON diyiyorlar. MOMEDON kabileside Colig/dareheni mintikasindan gelip HOR köyüne yerlesirler.  Tavz mintikasinda bulunan bu köyde dedelerine ait bir ziyarete bulunmaktadir.

* Kisaca Guedere mintikasinda bulunan bu köylerin yerlesik halki nin cogunlugu ayni kabileden veya asireten degildirler. Kird/zazalarda asiretcilik sistemi kurmanclar gibi güclü degildir. Kirdler asi,cesur ve daglik alanda yasami tercih ederler. Kirdlerde güclü olan sosyolojik olusum kabile "Barig" dir.

***************

Köyüm ZOXPA'nin (Barig) kabileleri

 * Dakun mintikasi,  Haciyan ve Parsiyan mintikasi gibi tarihi bilgiler yoktur.

* Bu köylerin hepsi Kird/zaza oldugu icin kabile sistemi hakimdir. Zazalarda asiretcilik sistemi zaten yoktur.
* Hamidiye alaylarini irdeledigimizde bu alaylar zazalarin meskun oldugu yerlerde degil kurmanc asiretlerin oldugu yerlerde kuruldugunu görüyoruz.
* Beydogan köyü hakkindada köyün yaslilari saglikli bilgilere sahi degildirler. Köy halki tarihi cok eskiye dayandigi icin ,köy halki hep kendini o cografya nin otantik halki gibi kabul görür.
* Zuexpa köyünün türkcelestirilmis ismi Beydogandir. Bu köyün yaslilarinin anlatimlarina göre dört kardes gelip köye yerlesirler.
* Bu kardeslerin isimleri Ahmet,Mahmut,Cindi ve Kasim oldugu rivayet edilir. Köydeki kabile yani barig'larda zaten bu isimlerden esinlenerek isimlerini alirlar.
* Bu kabileler halk arasindaki isimleride sunlardir.
  Ahmed (Ehmedun)
  Kasim( Kasmun)
  Mahmud ( Mehmudun)
  Cindi  (Key Cindun ) olarak tanimlanirlar.

* Zuexpa köyüne bu dört kardesten yillarca sonra komsu Xeylan köyünden Key Hesun (Dul'un) kabilesi gelip yerlesirler.
* Ayrica halen köyde enbüyük kabile olan Hesenan larda rivayetlere göre Malazgirt cografyasindan gelip , köye yerlesirler. Malazgirteki Hesenan asireti cok büyük bir kürd asireti olup, kurmanci lehcesini konusurlar. yanliz zuexpadaki Hesenanlar kirki/zazaki konusurlar. Hesenenlarla ilgili bilgileride bu kabileden olan müftü Molla Zeki Bulut halen diyarbekirde ikamet ediyor,ondan duymustum.
* Bazen derdiki ! mutlaka gidecegim Malazgirte dezalarimi görecegim.

********

* Zuexpa köyü 1994,95 yillarina kadar yaklasik 70 haneydi. Son 30 yillik kurdistanda gelisen silahli mücadeleyle Zuexpa köyü devlet tarafindan zorla bosaltilarak köy yakilip,yikilmistir. Asirlik ceviz agaclari yakilip,kesilip tarim ilaclariyla adeta kurutulmustur.
* zuexpa köyü adeta gündüz ortasi askerler tarafindan basilarak bir gün mühlet verilir bosanmasi icin. aksi taktirde köy halki katliamla tehdit edilir. Köylüler birgünde sinirli götürebildikleri esyalarini ancak kuratarabildiler.
* Köy halki agirlikli olarak Xarpet,Meleti sehir merkezleri ile Colig'de Zuexpalilarin kurduklari Wer Pird (peleng), Tarbasan basta olmak üzere Geyd ve xiraba kyölerine yerlesirler.
* Ayrica köy halkinin bir kisimida Awrupa'ya/Almanya ya göc etti. Suanda Almanyada yaklasik, 50,60 hane aile vardir.
* Köy halki koruculuk sistemini hic bir zaman kabul etmedi.
* Guewdere mintikasinda ilk bosalan köy Züver'di ikinci köyde bir yil gecmeden Zuexpa oldu.
* Diger köyler bosanmadi ama cogu göc etti.
* Devlet son dönemlerde köy yakmalarini kabul edip, halka tazminat ödemeye mahkum oldu. Köy halkinin tamami bu haktan yararlandi.
* Son dönemlerde köye yaz aylarinda 10,15 aile kisin bazen 2,3 aile kaliyordur. gecenlerde sordum bu kisin köyde kimse kalmadi.

Orhan Zuexpayic



Mirili GOREXAN'in öyküsü

 - Kürdler, tarih boyunca tek dostlarının dağlar olduğunu, çok iyi biliyorlar.

- Geçmişte bazen sınırlı destek almışlarsa da hep yarı yolda bırakılmışlardır ve arkadan hançerlendikleri için kimseye fazla güvenmezler.
- Tarihimize baktığımızda, güvenmemek ve inanmamak için bolca nedenimiz olduğunu görürüz.

- Gorexan aç, susuz ve yardımsız kaldı ama utanç duyacağı hiç bir şey yapmadı.
- İnsanı insan yapan erdemlerden biri de budur. Bugün çocukları ve torunlarına örnek kalan mirasta budur.
- Gorexan'ı ve çocuklarını evine alıp yardım etmenin bedeli türk devletince o dönemde köy yakmadır, ölümdür, zulümdür, sürgündür, zindandır.
- Gorexan beş çocuğunu korumak amacıyla kışın ortasında Guewdere mıntıkasında Pakuni, Soran, Miyalan, Tanzut ve çevredeki diğer yerleşim birimlerini gizliden dolaşır ve buralarda halka sığınmak ister.
- Kardeşin kardeşe, babanın evlada sahip çıkamadığı, her yanı ateş ve barutun sardığı o ortamda Gorexan beş çocuğuyla hiçbir köy tarafından maalesef kabul edilmez.
- Çünkü !  başta Gorexan'ın köyü olmak üzere her yörede türeyen işbirlikçi çeteler (milisê huqumat)  türk askerleriyle beraber halka kin ve nefret saçıyor, adeta kan kusturuyorlardı.
- Guewdere ahalisi Gorexan'a kışın o soğuğunda isteyipte sahip çıkamadağıiçin vicdan azabı çekiyordu. Türk ordusu ve milisê huqumatın zulmü, vicdan azabı ve insanlıktan daha ağır basıyordu. İşte kürdlerin o dönem içinde bulunduğu ortam buydu.

*****

- Gorexan çaresizce hala 10 yaşını doldurmayan büyük oğlu ve daha kundakta altı aylık olan bizlerin zazaca "gerguş" dediğimiz Elmas bebeği ve diğer üç çocuğuyla hiç kimsenin haberi olmadan akşam üstü Pakuni köyünden yönlerini 4,5 km uzaklıktaki Zuexpa'ya (Zoxpa), yani benim köyüme doğru çevirirler.
- Pakuni köyüyle Zoxpa köyü arasında yer alan Gema Qic (Serbun), Dueş , Lewê Querciyer, Gema Pil, Mazmerg ve en son Begler şeklinde Kırdki/zazaki orjinal isimlerle anılan güzergahlardan geçerler.
- Değerli okuyucular bu isimlerin türkçesi yok. Bu mıntıkaların isimleri zazaca olduğundan halk arasında da halen yazdığım gibi anılırlar.
- Begler mıntıkasında Gorexan ve çocukları o gece kar ve tipinin gazabına yakalanırlar.
- Köye tahminen bir kilometrelik bir mesafe kalınca Gorexan ve beş çocuğu çaresiz kalırlar. Çocukların hepsi küçük oldukları için yardıma muhtaçtırlar ve bu nedenle donma tehlikesi yaşarlar.
- Gorexan kucağındaki 6 aylık ve kundakta olan Elmas bebeği donmaması için özenle korumaya almış, 10 yaşındaki oğlu dışında 4, 6 ve 8 yaşındaki diğer üç çocuğu artık adım atamaz hale gelirler.
- Zoxpa köyüne tahminen bir km.lik bir mesafe kalmıştır.
- Gorexan çaresizce önünde iki seçenek olduğunu görür.  Ya Elmas bebekle beraber hepsi donarak öleceklerdir ya da Elmas bebekten vazgeçerek diğer çocuklarını kurtaracaktır. Amansız şartlar karşısında bu denli zorlu bir tercih yapmaya zorlanır.
- Bir anne için verilebilecek kararların en zoru  karar olsa gerek,
- Gorexan, analık içgüdüleri ve şefkatiyle savaş halindedir. Kendi hesabıyla işin içinden en az zararla nasıl sıyrılacağını düşünmektedir. Düşündüğü mal ziyanı değildir, evlatlarının yaşamıdır, telafisi imkansız acılara yol açacak evlat zaiyatıdır.
- Gorexan ikinci tercihi seçer, Zoxpa'ya bir an evvel yetişip felaketten az acıyla da olsa kurtulmak ister.

******

- Gorexan çaresizlik içinde yüreği dağlanırcasına kendisine eşinin yadigârı olan Elmas bebeği kundakta, çok sıkı ve özenle sarılmış bir şekilde o vahşi coğrafyanın karlarla kaplı ikliminin insafına bırakır.
- Gorexan yönünü tam da Çeme Murad'ın  karşı tarafında bulunan kutsal Ko-Spi'ye ve eteğindeki Şeyh Şerif'in babası Şeyh Mustafa'nın türbesine çevirir.
- Gorexan dua ederek; "Ey Şeyh Mustafa Efendi Kelaxsi ve Ko Spi! Şeyh Said'in dedesi Şeyh Ali Septi Palu'ya geldiğinde Osmanlı'nın beyleri onları kabul etmedi, sizler onları o kutsal coğrafyada misafir edip, korumadınızmı? Aynı himmeti bize de gösterin, duanız ve kutsal himayeniz benim ve çocuklarımın üzerine de olsun" diyerek acıyla yakarır.
- Gorexan aynı şekilde Şeyh Said Efendi'nin dedesinin türbesine yönünü çevirerek "Ya Şeyh Ali Pali" diye feryad ederek aynı dilekte bulunur. Ve en son.. başını göğe çevrir, her iki elini kaldırarak; "Ya Rabbim, beni ve çocuklarımı, türk ordusundan ve onların yerel işbirlikçi çetelerinin zulümünden kurtar." Adeta sitem edercesine; "Allahım görmüyormusun? Kendi toprağımızda dahi bize rahatlık yok" der.

******

- Gorexan, yükü az da olsa hafiflemiş bir şekilde, ayakta hala durabilen on yaşındaki çocuğunun diğer çocuklarına yardımıyla hep birlikte zar-zor Zoxpa köyüne ulaşmayı başarırlar.
-  Köyün hemen girişinde Ali Dayı (Eli Eyş)in evine dayanırlar.
- Ali Dayı, Gorexan'ı çocuklarıyla görünce içi daralır ve gözleri yaşarır. Bedeli ölüm de olsa Yib Mehun gibi yiğit bir insanın çocuklarına sahip çıkmak benim için bir namus borcudur, der ?
- Gorexan içerir girer girmez Ali Dayı'ya; Elmas bebeği yolda çaresizce karın üzerine bırakıp, ancak kendilerini kurtarabildiklerini anlatır.
- Ali Dayı hemen harekete geçer, yarım saat sonra yol güzergahının hemen üzerine, vahşi koşulların insafına bırakılan Elmas bebeğe ulaşır.
- Elmas bebeğin suratı kızarmış ve donma tehlikesi geçirmiş olmasına rağmen hala nefes alıp verdiğini Ali Dayı hisseder.
- Elmas bebek köye ulaştırılır ama ilerki günlerde nazik bedeninin verdiği tepkilerden zatürreye yakalandığı anlaşılır.
- Gorexan'ın çocuklarıyla yaşadığı çile zaten onulmazdır, yatacağı bir yatağı, saklanacağı bir evi yoktur.
-  Elmas bebeğe o günkü şartlarda ilaç tedavisi yada ve tıbbi müdahele mümkün degildir. Elmas bebek o gece soğuğuna maruz kaldığı vahşi iklimin gazabından kurtulmaz ve altı ay sonra ölür.

- Elmas, doğan her bebek gibi günahsızdır, bir melek kadar da masumdur.

*****

- Gorexan, Zoxpa köyünde uzun süre kalır. Eli Dayı gibi fedakar ve yürekli insanlar Yib Mehun'dan yadigâr kalan çocuklarına sahip çıkarlar.
- Bu olay memleketimde hala anlatılır, durulur. Eli Eyş'de saygıyla anılır.
- Yib Mehun'un en küçük oğlu Hıdır amca hala hayattadır.
- Çolig'de bir araya geldiğimizde bana ilk sözü hep şuydu; "Sen benim küçük xalomsun, dayım  sayılırsın.."
- Hıdır Amca devamla; "Ben Zoxpalıları her gördüğümde hem duygulanır hem de gururlanırım. Eg este mı eye Yib Mehunse, gueşt miz eye Zoxpayıcuno." (türkçesi; eğer benim kemiğim babam Yib Mehuna aitse, etim de Zoxpalılarındır)
- Ben de ona olan sevgi ve saygımdan dolayı espriyle derdim ki; "Ape Hıdır, biz emanetimize sonuna kadar bağlı olduğumuzu bilenlerdeniz. Sen bize, Yib Mehun'dan kalan bir yadigarsın."
- Hıdır Amca bu yaşananları anlatırken içerlenir, biraz da tarihin derinliklerine dalarak yaşadığı duyguları kendinden geçercesine usulca anlatırdı.

KÖYÜM ZOXPA'NIN CUMHURİYET ÖNCESİ VE SONRASINDAKİ EKONOMİSİ

 * Zuexpa köyüm,  köyün yaslilarinin anlatimlarina göre eskiden cevrede tekstil üretim

  merkeziydi.
* Köyde 30'un üzerinde dokuma tezgahi kirdki/ zazaca dezge "tezgah,isyeri" vardi.
* Bu tezgahlarda Sâl " üretilirdi. Yine bu tezgahlarda pamuktan "Kuras,kirvas" yapilan
  Amerikan bezi'de yapilirdi.
* Dokuma tezgahi "dezge" meydana getiren her parcanin kirdki orjinal isimleri vardir. Ayrica tezgahta is yapilirken kullanilan malzemeler ve yapilan islemlerinde kirdki/zazaki kendilerine özgü isimleri vardi. Örnegin Culaglarin is esnesinda kullandigi "Mastur,Kerkit"ile , yine dara maziyer "mese" agacindan yapilan icine su doldurulan Qurne Sal'un kirdki orjinal isimleridir. Qurne denilen üstü acik dikdörtgen seklindeki bu esyanin icine su doldurularak, tezgahta üretilen sal suyun icine konulur. Bazen yarim saate yakin ayaklarla suyun icindeki bu sal üzerine bastirilarak islem tamalanir. Bu islemin yapilamasindaki amac sal elbise yapildiktan sonra yikandigi zaman sal'in cekilmemesi veya kücülmemesi amaciyla yapilir.
* Zuexpa'nin Culag'lari yani modern isimleriyle tekstil ustalari calistigi is ortaminda asgari 20 civarinda alet ve dezgelerin parcalari vardir. Bu parcalarin orjinal Kirdki/zazaki isimleri vardir. Bu isimleri önümüzdeki günlerde hala sag olan günümüzde 80 yasin üzerine cikmis hala hayata olan eski ustalar "CULAG" vardir. Bu parcalarin orjinal isimlerini ögrenip, Kirdki diline inaniyorumki onlarca kelime kazandiririm. Inaniyorumki bu kelimler günümüzde yazilan kirdki hic bir sözlükte yoktur.
* Kird dili eger konusulmadiysa,yine kird sanatkarlari örnegin Culag meslegi ve digerleri cazibesini kaybedip, bu meslekler icra edilmezse, beraberinde bu mesleklerde kullanilan tüm malzemelerin isimleriyle zamanla kaybolur gider.

* Bu meslek yörede sadece Zuexpa'da yapilmaktaydi. Köyün yaslilarinin anlatimlarina göre köyümüzün bitisiginde "Pul" Karakoc köyünde'de sadece iki dezge vardi.
*  Civarda baska köylerde ne bu meslek nede bu tezgahlar yoktu. Kisaca Zuexpa sanatkar bir
   köydü.
* Dr Sirac Bilgin bir makalesinde Zuexpa köyünün dokuma tezgahlari üzerine daha cocuk yastayken tanik oldugu bilgileri asagiya aktariyorum.


Ben Poşit’teki ilk yıllarımda yüzme "Ceme Murad "bilmediğimden suda serinlemek için Guwelê Binî Pemî’yi tercih ederdim. Kirdone’nin (Kürtlük yerinin) kapalı bir toplum olduğu zamanlar köylüler pamuğu kendileri üreterek, fistandan tutun, iç çamaşıra kadar her şeylerini pamuk ve yünden üretirlerdi. Vadimizin dokuma merkezi Zoxpa Köyü bundan dolayı epey ziyaretçi toplardı. Yine de her köyde pamuk ipliği elde etmek için Duwelav denilen yerli malı bir araç bulunur, bu araç vasıtası ile üretilen pamuk ipliğinden, fistan veya iç çamaşırı üretmek için bazı kumaşlar dokunurdu. Fistanları renklendirmek için bitkilerden elde edilen kök ve yaprak boyaları kullanılarak bir albeni oluşturuluyor kadınların zevkine sunulurdu (surlêy, sipyelêy, siyalêy vs). İşte bu Guwelê Binî Pemî böylesi bir pamuk tarlasının (Yegê Pemî) alt tarafında yer aldığı için adı kendiliğinden böyle oluşmuştu.

*********
* Zuexpa'nin dokuma tezgahlarinda üretilen textil maddesi ile ilgili yaslilarimizdan edindi´gim bilgilerde sunlardir.
* Zuexpa'da ilkbahardan baslarak sonbahara kadar bazen Palu,dareheni ve Colig'den varlikli insanlar "Sal,Kuras,Kirvas" yapiminda kullanilan ham maddeleri yün veya pamuk katirlarina veya atlarina yükleyerek gelip köyde birkac günde misafir kalirlardi.
* Gelen misafirlerin ham maddeleri dokuma tezgahlarinda islenerek elbiselik veya ev kumasi seklinde hazir hale getirilirdi.
* Köye gelen kesimler genelde varlikli bölgenin ileri gelenleriydi. Zuexpa o dönemde yaz aylarinda  adetta köy nüfusu bir katina katlaniyordu. Düsünebiliyorsunuz 40 dokuma tezgahi vardi,hepsi haril haril calisiyordu.
* Zuexpalilarin bu emeklerinin karsiliginda genelde varlikli insanlar oldugu icin para ve altin aliyorlardi. bazen palu mintikasindan gelenler Bugday,burgul ve diger tahil ürünleri karsiliginda bu isi yapanlarda oluyordu.

*************

*Zuexpada o dönemde bu meslegi icra eden ve dezgesi olan meshur birkac ismide burada yazarak anmak istiyorum. Bu isimleri Zuexpa'da ve cevre köylerde telafuz edilen orjinal haliyle yazmak istiyorum.
-Haci Riza Kelesun
-Mehm Far,
- Hüsnü Rec
-Hem Xus
- Ser Far
- Hüsnü Hesenu
-Hüs Hebs
- Haci Tahar Seyla
- Haci Riza key Muse

************


*Zuexpa köyünün cevrede sanat ve ticareten kaynakli ekonomisi o günün kosullarinda cok
canliydi. Zuexpanin ekonomisinin iyi olduguna dair 1940,50 li yillarda yasanan bir anekdotla anlatmaya calisayim. Bu anekdotu Kelaxsi Seyhlerinden Muhiddin Efendi'nin bir sohbetinde dinlemistim.

* Anekdot kisaca suydu,

* Miyalan köyünden "Meh Üb" Mehmet Kilic bir cezasindan dolayi tutuklanip, Ardürek gökdere nahiyesine götürülür. Miyalan 1940'li yillarda Palu ilcesi,Ardürek nahiyesine bagliydi.
* Mehmet Kilic ekonomik durumu iyi olmadigi icin ne yapip,edip karakoldan ve cezaevinden kurtulmanin yollarini düsünür. Birden aklina Zogpa köyünden yakinen tanidigi maddi durumu iyi olan Faris Bulut "Far Ereb"aklina gelir.
* Ben eger Faris'i suc ortagim edersem,parasi var, belki hem kendisini,hem beni kurtarir.

* Karakolda kendisine hakaret edilirken ben bu sucu Zuexpali Faris'le beraber yapmisi,niye onuda getirin,der.
*  Faris Jandarmalar tarafindan Zuexpa'dan alinip Ardürek köyündeki karakola götürülür. Faris karakol'da Mehmet Kiicla yüzlestirilir.
* Tabbi nekadar sucsuz oldugunu ispatlamaya calisada,Mehmet Kilic onun üzerine israrla ifade verir. Tabi beklenen olur.
* Faris maddi durumu iyi oldugundan Karakol komutanina rüsvet vererek hem kendini,hem Miyalanli Mehmet Kilici kurtarir.

* Karakoldan ciktiktan sorar Faris dayanamaz ve Mehmet Kilic'a sitem eder. Ayip degilmi ! bana iftira attin. Mehmet'e iyiniyetli bir sekilde,Faris ne yapayim kurtulusum yoktu. Sen aklima geldin,kendi kendime hesap yapttim,ve dedimki ? Faris'in ismini versem hem beni,hem kendini kurtarir.
* O yüzden mecbur oldum senin ismini söyledim. Faris tabi bu sözlerden sonra artik kizmaz ve
  sakinlesir.

  Bu olay halen bölgemizde anlatilmaktadir.

******
* Bir anekdotumu hatirlatmak istiyorum. Colig'in ileri gelenlerinden Cemal Faris halk arasinda Haci Cemal Elci,ayni zamanda Colig'In ilk belediye baskaniydi. Haci Cemal cok bakimli ve gencliginde sürekli Sal'dan elbise giyerdi. Haci Cemal hafizanda kalan ifadelerini aktariyorum.
* Zuexpa köyüne sal yapmak icin bir kac defa gittim. Zuexpalilar cok misafirperver olduklari icin bazen 2,3 gün misafir kaldigimda oluyordu. O yüzden köyün ileri gelenlerini ve meshur tezgahtar Kirdki "CULAG" lari iyi taniyordu. bana hep onlardan bahs ederdi.
*Haci Cemal Elci ile 18,23 yaslarim arasindayken sohbetlerine katilirdim. Colig tarihinin canli tarihiydi. Seyh Said hareketinde Colig ve cevresinde yasanan tarihi olaylarad tanikti.
* Haci Cemal Efendi her yil benden Zuexpa niin yünden örülmüs kislik (PUC Resin) coraplarini isterdi.
* Bende mutlaka köyden Haci Cemal Efendi'ye 1,2 cift corap getirtirdim. Haci Cemal Efendi biliyordu ben bu coraplari para karsiligi degil hediye olarak getirmisim.
* Haci Cemal Efendi'de bunun karsiliginda bana deste onun hani vardi epey hayvan beslerdi coraplar karsiliginda 5,6 kiloluk yogurt getirirdi. Kisaca benle Haci Cemal Efendi arasinda para islemiyordu, takas sistemi isliyordu.

****************


*Yine anlatimlara göre daha 40,50'li yillarda saat ve radyo tamirciligini amatörce,hicbir egitim almadan kendi kendine ögrenen iki kisi vardir. Biri yakinim Hasan Kaya "Hes Seyla", digeri Hamit Gülac "Cindi kabilesinden" olup, köyde arazi anlasmazligindan dolayi 1970 yillarin baslarinda öldürüldü.Cevre köylere bazen bu iki sanatkar sefere cikip,köyde bozuk olan saat ve radyo tamirini dahi yapiyordular.
* Cok iyi hatirliyorum Hasan Kaya amcam sayilirdi. Diyiyordum saat tamir ederken kücük vidalar veya bir barca olmadigi zaman neyapiyordun,diyiyordum. Söyledigi söz cok enteresan ve dogru bir sözdü. Saateki bazen o kücük parcalari olmadigi zaman agaclarin dikenlerini yontarak yapmaya calisiyordum.
* saat ve radyo tamirciligini nereden


Zogpa köyü tarim icin elverisli arazisi cok az olmasina ragmen,agirlikli olarak hayvancilikla gecimini saglarlar. Hayvancilik'ta cok sinirlidir. Aileler ancak kendi ihtiyaclarini karsilayacak düzeyde üretim yapabiliyorlardi. Ticari amacli hayvan ve ürünleri cok cilizdir. O yüzden zuexpalilar dokuma sektörüne yönelmislerdi.

Halki tarihten gelen bir azimle cevrede bircok köyde aclik,kitlik kisaca ekonomik sikinti yasandiginda para ihtiyaclarini gelip Zogpa'dan temin ederlerdi. Zuexpa bir nevi civarda finans merkezi islevini'de görürdü.

Zogpa köyü Guewdere'de anlatimlara göre bagimsiz bir köymüs. Hicbir bey ve aga'nin mülkiyetinde degilmis. Oysaki yörede basta Ardürek,Kileban,Xeylan i Kebir ve Züwer köyleri Palu beylerinin tasarrufundaymis. Hatta Suweren merkezi,Siwan mintikasida bazi köyler Palu beylerinine ait oldugunu söyleyebiliriz.
* Köy biraz daglik ve arazisi sinirli oldugu icin tarim arazisi az oldugu icin agirlikli hayvancilikla gecinirlerdi. Sinirlida olsada asirlik epey ceviz agaclarida vardi. O yüzden cevre köylerin bir kismi ceviz ihtiyaclarini Zuexpa'dan karsiliyorlardi.

Orhan Zuexpayic

SÜRGÜN KÜRT AYDINI DR. NUREDDIN ZAZA




Dr.Nureddin Zaza'nın Isviçre/Lozandaki mezarıdır. Bu fotoğrafı hemşerim Fehmi Budan bana bundan 5,6 yıl evvel göndermişti. Fotoğrafı gönderirken bana telefon açtı dediki ! abi ben bir tarih bir hazine buldum ve sana yolluyorum. Acaba bu hazine nedir diye  de çok merak etim. Nureddin Zaza'nın mezar fotoğrafını görünce ; evet dedim ! Fehmi arkadaş Kürdlerin batıya açılan aydın,siyasetçı ve edebi kişiliğiyle bilinen bir değeridir,bir tarihdir. Bu fotoğraftan esinlenerek yakın akrabalarıyla olan ilişkilerimizden dolayı bu yazıyı derleyerek kaleme aldım.





Kürd aydını Nureddin Zaza'nın bir Kürd olarak yaşamım adlı kitabını diyebilirimki 2,3 defa tekrar
tekrar okudum.

Nureddin Zaza'nın yaşam hikayesi trajedilerle doludur.

Ben tabi bunları uzun uzadıya anlatmayacağım.

Ben kitapta yazılmayan tanık olduğum sohbet ve eşinin röportajında dikkatimi çeken Nureddin Zaza'yı  aile bireyi (yengesi) Türk devletine yapmış olduğu (ihbar) ispiyonu yazacağım.

Nuredin Zaza'nın amcasının oğlu Nusret Ergene 1950'li yıllarda Maden'de Belediye reisligi yapmış, uzun boylu endamlı ve mütevazi kişiligiyle bilinen şövalye ruhlu  biriydi.

Çok iyi hatırlıyorum 1960'li yılların sonu ve 1970'li yılların başıydı Çolig'de babamın misfiri olmuştu.

Nusret Ergene ve Maden Kızıltepe köyünden Cemal efendi isminde bir şahsiyetle beraberdi.

Cemal Efendi'de şalvar,kuşak ve köstekli saati yanında Xarpete imal edilen sekiz köşeli şapkası ve iri yapılı her konuda bir Kürd fizyonomisine sahipti.

Gecenin sohbet konusunu çok iyi hatırlıyorum ?
Nusret Efendi'nin amcasının çocukları Nureddin Zaza ve Ağabeyi Doktor Ahmet Nafiz Yekbunu ROJAVA Kurdistanına gidip,ziyaret etmesi ve orada yaşanan anılarıydı.

Nusret Efendinin evimizi ziyaretinde , Çolig'de 1925 hareketinde yer almış bazı aile bireyleride bu sohbete iştirak etmişti.

Nusret Ergene tanışıklığımız ve  evimize gelmesinin nedeni küçük kardeşimin Elazıg/Maden deıkamet eden  kirvesiyle olan yakın dost ve akrabalıklarından dolayıydı.

Örnegin hafızamda kalan ve sohbete katilan Kelaxsili Şeyh Burhaneddin Bilgin ilk akla gelendir.
Yine kardesi Seyh Muhyeddin Kelaxsi sohbete olmasada yakinen dostular.


Şeyh Muhyeddin Efendi'de tıpkı Nusret Ergene gibi bin Xete gidip, amcasının oğlu Şeyh Abdulhamid Efendiyi ziyaret etmişti.

Hatta bir sohbetinde ROJAVA'da Seyda Cigerxunla beraber yaşadıkları anılarını analttığı hala hafızamdadır.

 Dr.Sıraç Bilgin'in internet sayfasında,  babası ve 1925 isyan (hareket) sürgünü Şeyh Abdulhamid Efendi'le Nureddin Zaza ve Ağabeyi Dr. Ahmet Nafiz Yekbun'la ROJAVA'daki dostluk ve siyasi ilişkilerinden bahs eder.

Merhum babama daha 8,9 yaşlarında bir çocuken  Nusret Efendiyi sormuştum ?

Oğlum bunun ailesi Şeyh Said hareketine katılmış ve yakın amcazadeleri hala sürgünde yaşayan degerli bir şahsiyetir.

Yıllar geçtti Almanya'ya sürgüne geldigimde ve Nureddin Zaza'nın Bir Kürd olarak yaşamım adlı kitabını okuyunca elde ettigim bilgiler ve yaptığım araştırmalardan Nusret Ergene ile amca çocukları olduğunu öğrendim.

Nureddin Zaza kitabında 1960 li yılların sonunda Elazıg-Maden ve Ergani çevresine gizlice gelir.

Yakın aile çevresinin korumasında bölgede kalır. Nureddin Zaza'nın amacı ağabeyi ve yakın çevresinin nüfuzuyla bürokratik işlerini hal edip,sürgün yaşamına son vermektir.

Tabi hikaye çok uzun kitapta detaylarıyla anltılmaktadır. 

Ağabeyi merhum Suphi Ergene Xarpete ikamet etmektedir. Suphi Ergene 1950'li yıllarda demokrat partiden Xarpete milletvekiligide yapmıştır.

Nureddin Zaza'nin ülkede kalmasını o dönemlerde aile çevresinden ağabeyi Suphi`Ergene'nin eşi rahatsız olur.

Nuredin Zaza'yı MIT'e ihbar eder.

Nureddin Zaza Xarpete hapiste yatar.

Nureddin Zaza hapis olayını belki ailesini rencide etmemek veya korumak  adına  kitabinda belirtmemiştir.




Yillar sonra Nureddin Zaza'nin eşi Isviçreli/gazeteci Gilberte Favre (Zaza) , 2013 yılında Hülya Yetişen'le Kurdistan Post sitesinde yayınlanan röportajında bakın bu olayı nasıl ifade ediyor.



Hülya Yetişen:


Nurettin Zaza’nın Türkiye Kürdistan’ındaki akrabaları ile ilişkileriniz var mı?
Varsa ne düzeyde devam ediyor? Kürt aile yaşamını, aile ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Diğer toplumlarla mukayese edildiğinde olumlu-olumsuz yönleriyle nasıl bir ayırım göze çarpıyor?

Gilberte Favre Zaza-


Ne yazıkki hayır. 

Nureddin’in ailesi bölünüp dağılmış. 
Kimi Amerika’da, kimi Türkiye’de, kimi de başka yerlerde. 
Abisi doktor Nafez’in kızlarından biriyle çok iyi ilişkilerim var. 
Onu Lübnan’da görüyordum. 
O da kocasını kaybettikten sonra Amerika’ya yerleşti. 
Şu anda çocukları ve torunlarıyla orada yaşıyor. 
Nureddin’in kızkardeşlerinin ve erkek kardeşlerinin kendi aileleri ve kendi kaygıları var. 
Bize karşı hiçbir sorumluluk duymuyorlar. 
Sadece Nureddin’in Türkiye’deki ailesinin durumuyla ilgili olarak değil, Kürtlerin de aile anlayışını da övemem. 
Ailesi bizi yüzüstü bıraktı, ne yaparsanız yapın dercesine….Sadece benim oğluma değil, Dr.Nafez’in çocuklarına da babaları öldüğünde sahip çıkmadılar. 
Nureddin’in Elazığ’daki erkek kardeşinin karısı,(yani yengesi) Nureddin’i 1967’de MİT’e ispiyonladı. Nureddin bu yüzden hapiste yattı. Bu olay Nureddin’in hayatını alt üst etti.

Nureddin öldükten sonra öğrendim. 
Yengesi ve kızları Nureddin’in yasal hakkı olan mal varlığına da el koydular. 
Cengo, resmi mirasçı kuzenler arasında yer almasına rağmen şimdiye kadar hiç bir hakkını elde edemedi. Cengo kendini tam anlamıyla bu olayda mağdur hissetti. 
Nureddin’in büyük ablasının oğlu 20 yıldan bu yana mektuplarımıza cevap vermiyor. 
Nurettin’in en küçük kız kardeşinin ölümünü bile bize bildirmedi. 
Bu kardeşiyle Nureddin düzenli olarak yazışırdı. 
Cengo’nun yasal haklarını alması için bir avukat tuttum.

Sanıyorum ki zaman aşımına uğradı.

************

Sonuç,


Nureddin Zaza'nın yengesinin ispiyonu Kürdlerin tarihi ve kara bir yarasıdır.

Nureddin Zaza'nın ülkede ikamet eden aile bireyleride Kürd ulusal davasına hep mesafeli durdular.

Hatta bazı aile bireyleri Kürd ulusal davasına karşı ülkücü, türkçü fikirleri savunanlar dahi vardır.

Zaten Nureddin Zaza'nın gelip ülkeye yerleşmesini hazm etmeyen aile bireylerinin ispiyonlaması ailenin durumunu ortaya koyuyor.

Nureddin Zaza'nın ülkeye yerleşmesi aile bireylerinin çıkarlarını ve devlete yamanmasını rahatsız eder.

Kürd ulusal davasına ömrünü veren siyasetçi,aydın ve şair kimlikli Nuredin Zaza'ya  ?

Arap ve Türk devletinin yaşatıkları baskı,zulüm ve işkencelere karşı onurlu ve direngen

duruşu ROJAVA Kurdistanında hala anlatılır durulur,

Onu asıl üzen ve yıpratan ailesinin kendisine yaptığı ihaneti yüreğine gömmesi,

Lozanda sürgünde vefat ettiginde ailesinin bu ihanetini isvicreli eşi/GILBERT'en bile bir sır

olarak saklayarak göçüp,gitti.

Ruhu şad olsun,